İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Yeniden CHP Bursa İl Başkanı seçilen Gürhan Akdoğan:'Herkes benim gibi özeleştirisini yapmalı'

Yeniden CHP Bursa İl Başkanı seçilen Gürhan Akdoğan:'Herkes benim gibi özeleştirisini yapmalı'

14 Ağustos 2011 Pazar, 11:00

Ben birçok kişiyi siyasete teşvik ettim. Bunlar hep gözden kaçırılıyor. Başta Sena Hanım, Ceyhun İrgil, Bülent Aslanhan, İlhan Demiröz olmak üzere... Hatta ve hatta Kemal Ekinci bile ben arzu ettim rica ettim, geldi üye oldu.

Gürhan Akdoğan yaklaşık dört ay önce genel merkez tarafından il başkanlığı görevinden alındı yerine geçici olarak Erhan Sevimli tandı ve 12 Haziran Genel Seçimi yapıldıı.

Geçen sürede Akdoğan ile Genel Merkez, daha doğrusu Sena Kaleli arasında kamuoyu önünde sert tartışmalar yaşandı.

Pes etmeyen Akdoğan, hem olağanüstü kurultay hem de Bursa kongresine yönelik çalışmalarını tabanın nabzını tutarak sürdürdü.

CHP, yoğun tartışmalar, kulisler, bir gün içinde kurulup ertesi gün dağılan işbirlikleri, ittifaklar, baskılar derken bir kongreyi daha geride bıraktı.

Eski milletvekilini yumruklamaya kadar varan olayların gölgesinde geçen çekişmeli kongrede Gürhan Akdoğan görevden alındığı koltuğa seçimle yeniden geldi.

Ancak Metin Çelik’le arasında 3 oy fark olması Gürhan Akdoğan’ın işinin hiç de kolay olmadığını gösteriyor. İzlediği politikalarla zaman zaman Genel Merkez’le çatışan Akdoğan bundan sonra ne yapacak?

Nasıl bir il başkanı olacak, olağan kongreye kadar delege seçimlerini şeffaf şekilde yapabilecek mi?

Kendini “Ulusal solcu devrimci” olarak tanımlayan Akdoğan, Kürt sorununa, Ortadoğu’daki gelişmelere nasıl bakıyor?

Gürhan Akdoğan ile kongre sonrasında merak edilenleri konuştuk..

'BİZİMKİ 9 ENGELLİ KOŞU GİBİ OLDU'



- Kongrede önce Metin Çelik’in kazandığı zannedilip onu destekleyenlerin bir seçim gösterisi oldu fakat kısa süre sonra sizin 3 oy farkla kazandığınız açıklandı o dakikalarda neler hissettiniz?

Ben yüzde 20-30 fark yapacağımı düşünüyordum, hesabımızı ona göre yapmıştık. Ancak kongre atmosferinde yaşananlar, bizim listemizden üyelerin düşürülmek istenmesi, bir takım teklifler, tehditler.. Bunların ciddi etkisi oldu bizim delegeler üstünde. Ben seçimin kafa kafaya olmasını bekliyordum. Ama bu kadar kritik bir oyla alacağımızı tahmin etmiyordum.

Sonuç çok önemli. Bizimki 9 engelli koşu gibi oldu, daha öncesinde biliyorsunuz Osmangazi delegelerinin iptaline ilişkin dava açıldı. İtirazlar oldu, ittifaklar yapıldı, ittifaklar çözüldü, birliktelikler, boşanmalar her şey yaşandı. Böyle bir sonuç doğal gözüküyordu buna rağmen o aldığımız oyun altın değerinde olduğunun farkındayım. Tabi bu seçim sonucu da bizim daha farklı davranmamız gerektiği mesajını veriyor.

- Seçim sonrası genel merkezden nasıl bir tepki aldınız, Gürsel Tekin’le diyaloğunuz oldu mu? Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla haberleştiniz mi?

Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu tebrik, teşekkür için aradı. Arkasından Gürsel Bey aradı. Genel Başkan yardımcılarının bir kısmı aradılar tebrik ettiler. Genel Başkanımızın da bir teşekkür konuşması oldu. Türkiye’nin çeşitli kentlerinden aradılar. Ben yetişemiyorum telefonlara, çok hayret ettiğim bir tepki aldım şaşkınlık içindeyim.

-302 delegenin imzasıyla adaylığınızı açıkladığınız basın toplantısından sonra kongrede 320 imzayla adaylık başvurusu yapacağınız söylendi. Sonra 282 ile başvuru oldu ve 248 oyla başkan seçildiniz bu aşağıya doğru gidişi nasıl açıklıyorsunuz?

Bizim 302 imza topladığımıza kamuoyu pek inanmadı, basın da bunu böyle bir soru işareti şeklinde verdi ama gördüğünüz gibi 302 yerine 282 yani bu 150-180 veya 200 değil çok yakın bir rakam. Orada 22 imzamızı kaybettik. Burada baskı ve şantaj etkili oldu. Biliyoruz kimlerin vazgeçtiğini. Onların imzalarını biz orada çizdik ki itiraz olmasın etik davranmak gerekiyordu. 282 topladık ama bizden 40 oy öbür tarafa çıktı. 120 oy gibi fark bekliyordum bizim delegelerimizden biz 45-50 kişiyi kaybettik.

“TARİHE GEÇECEK BİR KONGRE OLDU”



- 3 oy farkla bu koltuğa geri dönmek nasıl bir duygu. Kıl payı seçimi kazandınız koltukta rahat oturacağınızı düşünüyor musunuz?

Hiç sorun olmaz. Kaldı ki 90 üye de oy kullanmadı, bizim orada kaybımız var. Sandığa gelmeyenler, beklemeyip giden arkadaşlarımız oldu. Dolayısıyla bunu ben çok kritik bir rakam olarak görmüyorum. Biz seçim taktiği açısından Erhan Bey’e (Sevimli) destek verip imza toplasaydık sonuç çok farklı olurdu, seçim taktiği açısından da bir eksiğimiz var.

Burada CHP tarihinde ender görülen bir şey var. 3,5 ay önce görevden alınan birisinin tekrar seçimle geliyor olması, yani bir tarih yazdık diye düşünüyorum. Uzun yıllar hatırlanacak bir kongre olacaktır Türkiye’de de. Bu anlamda yansıması büyük oldu.

Geçmişte başkalarının yaptığı gibi partiden istifa etmedik, ters çalışıp seçimlerde onu engellemeye çalışmadık. Tam tersine sustuk, sessiz kaldık, gerekçeli itirazımızı parti meclisine yaptık. Onun ötesinde evet bir kurultay örgütlenmesi yaptık benim parti içindeki etkinliğimle. Kaldı ki genel başkanımız bunun demokratik bir talep olduğunu dile getirdi.

Dolayısıyla bu kadar deformasyona yani zikretmek istemiyorum ama bu kadar cepheleşmeye karşı yani genel merkeze karşı tavır içinde bulunmuş birinin kongreyi kazanması uzun yıllar tarihte yer alacak bir şeydir benim gözümde.

“KESKİN TAVIRLARLA PARTİYİ SIKINTIYA SOKMAYACAĞIM”



- Bugünkü genel merkeze karşı olağanüstü kurultay için aktif çalıştınız. Şimdi il başkanlığına tekrar döndünüz. O zamanki muhalefetinize göre hepimiz biliyoruz, sizinle genel merkez arasında önemli siyasi farklılıklar var. Bu yönüyle baktığımızda nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

O tavır ve davranışların genel merkeze karşı anlaşılması üzüntü verici. Bu Türkiye’de demokrasinin oturmamış olması sosyal demokrasinin partilerin içine sinmemiş olmasından kaynaklanıyor. Dünya sosyal demokratlarına baktığımız zaman bu demokratik hakların kullanılmasıyla ilgili bir şeydir.

Sosyal demokrat partilerde kanatlar vardır. İdeolojik farklılık yoktur ama nüanslar vardır. Yol farkları vardır. Teba görüntüsü içinde bir şeyhe bir mürit gibi çalışmaz yani herkes özgür düşüncesini söyleyebilir. Bu farklılıklar temel ideolojiden temel değerlerden sapan şeyler değildir.

Avrupa sosyal demokratları sosyal demokrasinin temel evrensel değerleriyle ilgili bir tartışma açmaz. Ben burada temel değerlerimize dair bir ufak söylem değişimine tepkimi koydum, bu genel merkeze karşı falan değil. Bunlar da zenginliktir. Ama ideolojide bir terslik varsa, parti tüzüğüne parti programına aykırı bir söylem gelişiyorsa ona benim bir dakika öyle değil deme hakkım olduğunu düşünüyorum, ben de onu dedim.

Onun için de muhalefet olarak algılanıyor ben muhalefet değilim. Ben muhalefeti bu değerler bazında partinin dışındaki bütün kesimlere yapıyorum yani AKP iktidarına yapıyorum Atatürk ilke ve devrimlerine karşı düşünce geliştirenlere yapıyorum, partinin içinde de bu anlamda bu yaklaşımda olan insanlar varsa onlara da geliyor. Ben kendimi ulusal sol devrimci olarak tanımlıyorum.

Ben Atatürk devrimcisiyim, sol kültürden gelen bir adamım, sol geleneği bilen birisiyim. Dün neredeysem bugün oradayım. Kongreyi kazanmakla bir tavır değişikliği içinde olmayacağım ama keskin bir noktada partiyi de sıkıntıya sokacak şekilde yapmam bunu.

“CEYHUN İRGİL’İN BIRAKMASI BÜYÜK EKSİKLİK”



-Listenizi aldığınız Ceyhun İrgil iradesi dışında listeye yazıldığını gerekçe göstererek itiraz etti ancak kongre salonunda yaptığınız beş dakikalık görüşmede istifadan vazgeçirdiniz. Orada ne oldu?

Ceyhun Bey’i ve birçok kişiyi siyasete teşvik ettim. Bunlar hep gözden kaçırılıyor. Başta Sena Hanım, Bülent Aslanhan, İlhan Demiröz olmak üzere. Hatta ve hatta Kemal abiyi(Ekinci) bile ben arzu ettim rica ettim, geldi üye oldu.

Bilim adamı olan ya da meselede uzman, etkili olan isimlerin de partinin belli kademelerinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ceyhun arkadaşımız mesela. Maalesef siyasetin olumsuz, çirkin tarafını algılayamıyorlar; yani ona direnç göstermekte zorlanıyorlar. Meslekleri var bir ihtiyaçları, beklentileri yok. Sadece ülke ve toplum çıkarları konusunda direnç göstermeliler, ama bu türden baskılar olduğunda hemen zayıf düşüp ‘ya bu siyasetle uğraşılır mı’ deyip pes ediyorlar, direnç göstermiyorlar.

Benim için de geçerli . Onlara göre, ben görevden alındıktan sonra istifa edip ‘ne işim var’ demeliydim, ama demedim. ‘Bunu yapamazsın, yanlış olur’ dedim ikna oldu ama bu uzun sürmedi. Bu dirençleri göstermezse siyaseti nasıl genişletip büyüteceğiz? Başkalarının istediği oluyor, ‘sen o alanı boşaltırsan bir başkası gelecek oraya’ bunu anlattım.

Ama gene o sıkıntılar, duygusallık ve insani ilişkiler arasında kalması ayrılmasını gerekli kıldı. Bence yanlış. Yönetimden istifa edebilirdi ama meclis üyeliğinden istifa etmesini gerekli kılacak bir şey yok. Orada binlerce oy var; onlara karşı sorumluluğu var; meclis üyeliği o kadar kolay bırakılacak bir şey değil bence. Bu bir eksikliktir bunu yüzüne de söyledim.



-Altı ay sonra olağan kongre geliyor. Demokrasiyi işletip delegeleri seçimlerle belirleyeceğinizi belirttiniz. Bunu şeffaf şekilde gerçekleştirmek için nasıl bir yol izleyeceksiniz? Partide şimdi en büyük soru işareti bu, süreç nasıl işleyecek?

Tüzük ne diyorsa o yapılacaktır. Bazı ilçelerimizde bunlar yapılıyor. Bunu genel hale getireceğiz. Uzun yıllardır bu partiye küsen insanları buluşturdum. Üye sayımızı 4 yıl önce görevi aldığımdan bu yana 3 katına çıkardım.

-Yanlış hatırlamıyorsam CHP’nin Bursa’da 18 bin üyesi var. Bu rakam 2.5 milyonluk, Türkiye’nin dördüncü büyük ilinde CHP gibi bir parti için az değil mi?

Ben görevi aldığımda 6-7 bin üye vardı. O civarda da sandık vardı. Her sandığa bir üyeyi koysanız olmuyordu yani. Ama üye sayısını artırdık. Özellikle de birbiriyle yan yana gelmekte zorlanan herkesle, eski meclis üyeleriyle yemeklerde buluştuk, toplantılar yaptım. Bunlar partinin demokrasi kanallarını işleten şeyler. Bir tek delege seçimlerine yönelik bir çalışmayı yaşama geçirmedik onun da dayatmaları vardı. Bizim yapamayacağımız noktalar vardı; şimdi bunu yapacağız.

-Seçimler çalışmalarında bazı CHP adaylarını takip ederken ile Ankara Yolu’nun alt tarafındaki varoşlara gittiğimizde vatandaşlar şaşkınlıkla milletvekili adaylarına, “Buralara 15-20 yıldır CHP’den ilk siz geliyorsunuz” diyorlardı. Bu mahallelere yönelik nasıl bir çalışma yapacaksınız, varoşlarla nasıl buluşacaksınız?

Bu üye-örgüt ilişkisinin iyi kullanılmamasından kaynaklanan bir durum. Mahalle bazında örgütlenme yaparsanız sorun olmaz. Örgütlenmeyi hayata geçireceğiz. Bu arada, 2007 seçiminde sandığa yüzde 23 sahip çıkarken 2010’da sandıklara sahip çıkma oranımız yüzde 95’ti. Orada da bir yükselme var ama iki yılda üç yılda bunları başarmak, bazı yapıları çözmek olanaklı değil ama hepsi yapılacak.

-Bir dönem dile getirdiğiniz ‘genel merkeze rağmen siyaset yapılmaz’ sözünüz baya tartışıldı…

Onu ben demedim, benim dışımdakiler söylediler. Öyle deseydim bugün burada olmazdım. Farkılıklar olur, eğer demokratik kanallar açıksa, işliyorsa sizin söyledikleriniz veya genel merkezin söyledikleri aynıysa sorun olmaz. Farklıysa da seçilmezsiniz o kadar net yani.

“HERKES SORUMLULUK BİLİNCİYLE HAREKET ETMELİ”



-Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli ile yaşadığınız sert tartışmalardan sonra kongre sırasında diyaloglarınız oldu. Kaleli kongrede kısa bir konuşmayla üstü örtülü uyarılarda bulundu, “itibarsızlaştırma sona ersin” dedi. Kaleli ile yeni dönemde ilişkileriniz nasıl olacak?

Her şeyden önce ben örgüt hiyerarşisini bilen, örgüt disiplininin ne olduğunu özümsemiş birisiyim. Bu seviyede daha önce de ilişkilerimiz bu hiyerarşik düzlem seviyesinde yürüyordu. Hepimizin farklı farklı sorumluluk ve görevleri var. Bunlar tüzük ve yönetmeliklerde çok açık biçimde belirlenmiş. Kendi görev ve sorumluluklarımızın bilinciyle hareket edersek sorun olmaz diye düşünüyorum. Görevi alırken de net söyledim, geriye yönelik hiçbirşey konuşmayacağım. Ama birçok şey kamuoyunun gözü önünde yaşandı. 10 Ocak’ta benim neden istifa etmediğim, sonra neler olduğu, neden görevden alındığım. Bunların değerlendirmelerini yaptı kamuoyu. Herkes bilmelidir ki örgüt disiplini başka şeydir, hiyerarşik düzlemde hepimizin yapmakta olduğu görevler var o görevler eksiksiz yerine getirilecektir.

- \'Örgütteki dağınıklığa son vereceğim örgütü bir araya getireceğim\' diyorsunuz. Kongrede yaşananlara baktıktan sonra elinizde nasıl bir formül var, neler yapacaksınız bu konuda?

Bir kere öncelikle ilçe başkanlarıyla beraber olup eteğimizdeki taşları dökeceğiz kendi içimizde. Ondan sonra bir çalışma programı yapacağız, yoğun biçimde de o faaliyetleri yaşama geçirmeye çalışacağız. Üretimin olduğu yerde dedikodu olmaz. Birlikte üreterek, birlikte yöneterek bu işi organize edeceğiz.

Partinin demokratik kanallarını açacağız oralarda insanların söz söyleme haklarını açacağız, ki devam ediyordu bu. Bu yaklaşım farklı düşünen arkadaşlarca da benimsenirse o zaman hiçbir sorun olmayacaktır diye düşünüyorum. Ama bir sihirli değnek yok, yani tek taraflı başarmak diye bir şey yok bunu herkesin istiyor olması lazım.

Bununla ilgili gerekli özverileri de her zaman göstereceğim; kaldı ki gösterdim de... Benim siyasi nezaketim ve siyasi üslubumu rakiplerimize karşı bile herkes bilir. Parti içinde üslupsuzluğum hiçbir zaman olamaz, olmadı da. Ben kendi hatalarımı yazdım, onları gözden geçiriyorum, herkesin de bunu yapması gerekiyor. Geri besleme şampiyonların kahvaltısıdır. O olmadan kahvaltıyı iyi yapamazsınız.

-Partinizin milletvekilleriyle ilişkileriniz nasıl? Onlardan tam destek alamadınız galiba. Erhan Sevimli’nin aday olamaması üzerine son dakikada Kemal Ekinci destekledi sizi.

Evet açık destek verdi Kemal Bey. Diğer milletvekilleri ile ilişkiler çok resmi düzeydeydi, daha önce de yoktu. Ama bu saatten sonra herkesin belli sorumluluk içinde o ilişkileri kuruyor olması lazım, kuracaktır yani. Ama milletvekilleri tebrik ettiler, gelenleri gördünüz. Kemal Bey gelmek istiyordu ama gelemedi(devir teslim törenini kastediyor) Ankara’ya geçti, özellikle bunu da ifade etmiş olayım. Kemal Bey benim sevdiğim, saygı duyduğum birisi. Zaman zaman birtakım şeyler de olsa bir sorun yok yani.

“CHP HALKIN ALGILAMASINI DEĞİŞTİREMİYOR”



- Yeni bir seçimden çıktık. Yarın bir seçim olsa halk CHP’ye neden oy vermeli?

Biz CHP olarak halka birçok şeyi anlatmaya çalışıyoruz, engin bir birikim var ama maalesef bunun geriye dönüşü olmuyor. Herkes söylediklerimize, ‘çok doğru’ diyor ama oy vermeye gelince bunu yapamıyor. Bildiğim kadarıyla CHP’de bir güç görmüyor, ‘bunlar güçlü gelemezler’ diye düşünüyor. Toplum güçten yana tavır koyuyor bir kere bu gücü oluşturmamız lazım yani güçlü olduğumuzu bu ülkeyi en iyi şekilde yöneteceğimizi, elli yıldır bizim yönetimde yer almadığımızı, bunların sorumlusunun biz olmadığımızı, yani bugüne kadar bütün sağ iktidarlar olduğunu anlatmak zorundayız. Halkın algılamasını değiştiremiyoruz.

Yoksulluk ve cehalet içinde boğuşturulan halk kitlesi daha kolay manüple ediliyor. Medya tarafından manüplasyonla daha kolay aldatılıyor bunun önüne geçmek zorundayız. Bu dönem işte yapılan reklamlar da etkili oldu. Bizim ekonomik kaynaklarımız yok, dolayısıyla çok zor işimiz. Kapı kapı CHP’nin işi en iyi şekilde yapacağının güvenini vermek zorundayız özeti bu.

-Biraz da bölgesel konulara gelmek istiyorum. Adaylık açıklamanızda ‘federasyon anayasası hazırlanmak isteniyor’ dediniz. Ortadoğu ve bölgemizdeki gelişmeler tek başına Türkiye’nin yön verip kontrol edebileceği gelişmeler değil. Uluslar arası güçler her zaman devrededir. Türkiye, daha doğrusu CHP bu konularda, mesela Kürt sorununa bakışında ulusal söylemlerin dışında bir yol izleyecek mi? Ortadoğu’da sınırların değişmesi muhtemel görünüyor, CHP ne yapacak?

Bir kere CHP üniter devlet, ulus devlet şiarından vazgeçme durumunda değil. Bizim temel ilkemiz bunu değiştirerek ‘ya federasyon da oluversin’ noktasında olamaz. Kesinlikle üniter devlet yapısı içinde bunu bir Kürt sorunu, Türk sorunu veya bir başka etnisiteye bağlı bir sorun olarak hayata geçirmek yerine, ülkenin demokratikleşmesi yönünde genel sorun olarak algılamak lazım. Güneydoğu’yu ayrı bir proje olarak ele alıp oradaki yoksulluğu, özellikle feodaliteyi toprak anlamında yıkacak bir uygulamayı yaşama geçirmek lazım.

Bunun adını Kürt sorunu koymak bile yanlış, çünkü orada Laz sorunu, Çerkes sorunu bilmem ne sorunu diye ayrışımlar başlıyor. Kürt yurtdaşlarımızın bir sorunu varsa İstanbul’da da var İzmir’de de var Bursa’da da var. Ayrı bölgeymiş gibi bir statüde düşünmek yerine, yok milli birlik projesi, yok demokratik açılım diye adını habire değiştirerek içi boş bir yaklaşımla değil oraya yatırım yaparak sosyal kültürel adımlarla feodaliteyi ortadan kaldırarak çözülmeli. Yoksa kendi sorunlarıyla boğuşan feodalitik bir yapı kurarsınız oradaki kaynakları sömüren emperyal güçlerin bir staj alanı olur orası.

-Bazı komşu Arap ülkeleri ile vizelerin kaldırılmasını uzun vadeli bir projenin parçasıymış gibi düşünüyorum. Suriye’de Esad yönetiminin gitmesi ve sınırların değişmesi gündeme gelir Türkiye’nin de rol alması gerekirse ne olur?

Bu zaten büyük Ortadoğu projesinin bir parçası, bitmiş değil Türkiye’ye orada rol biçtiler eş başkanlık verdiler ama bir türlü dikiş tutmuyor.



-Sizce ne olmalı, Türkiye bu durumda ne yapmalı?

Ortadoğu yüzyıllar boyu dünyanın en sıkıntılı alanı. Bu, dinlere kadar gidiyor. O yüzden iki satırla çözümlemek, tahlil edip çözüm önerileri önermek çok zor. Bölgenin yer altı zenginlikleri üzerinde ekonomi kurma anlayışı içinde olan emperyal güçler o bölgede bir de bu sıkıntılı süreci kaşıyorlar. Bu sürecin parçası olarak bizim burada müdahalemizin etkili olacağını düşünmek yanlış. Türkiye’ye böyle bir görev vermezler, kullanırlar. Türkiye bunu düşünmek zorunda. İsrail’e verdikleri gibi bir jandarmalık belirler savaştırır kapıştırırlar ama Türkiye bundan bir kazanım elde etmez. Sadece psikolojik olarak, ‘biz ağabeyiz’ modeli olur. Türkiye yurtta sulh cihanda sulh ilkesi içinde hareket etmeli, başkalarının iç işlerine karışmamalı. Bu durumdan nemalanır, pay alırız düşüncesi yanlış. İşte Irak’ın durumu.

Onun için o sürecin bir parçası olmak doğru değil. Türkiyeyi yangın yerine çevirir bu. İzleyecek, kendi ulusal çıkarlarını düşünerek hareket edecek. Krallıkları, otoriter rejimleri oluşturan zaten ABD. İşi bittiği zaman silkeleyip atıyor demokrasi değil daha bir oligarşik yapıyı sömürülmesini sağlayacak bir yapı istiyor. Amerika hiçbir zaman bu aslan payını Türkiye’yle paylaşmaz. Türkiye bu yanılgıya düşmemeli, dış güçlere, ‘bir dakika burada ben de varım’ demeli. Amerika Irak’ta çoluk çocuk sivil öldürürken, AKP iktidarı, ‘bir dakika kardeşim’ dedi mi? Hani din kardeşiydik ne oldu? Tezkere reddedilmeseydi biz de savaşın içindeydik.

MOZAİK DEĞİL EBRULİ BİR YAPI VAR



- AKP iktidarının hazırlayacağı yeni anayasa konusunda ne düşünüyorsunuz? Kürt sorununun çözümü ve toplumsal barışın sağlanması için Anayasanın birçok maddesinde Türklüğe vurgu yapan ve referans gösteren ifadelerde değişiklikler sözkonusu.

‘Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez’ üç madde konusunda bizim tavrımız net. ‘Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes Türktür’ diyor. Ama herkesin etnik kimliği vardır. Bu ülke bir parçalı mozaik değildir, bu çok yanlıştır ebruli bir yapıdayız. Birbirine geçmiş, renkler birbirine karışmıştır. Bu vatanın üstünde yaşayan herkes Türktür ama biz herkesin kökenine çok ciddi saygı gösteririz. Devlet etnisitede kördür, insanların kökeniyle ilgilenmez.

-Ama bugüne kadar kör olmamış.

Bu böyle olmalıdır. Türkiye’de solcu ve devrimcilerin ne kadar acı çektiği de ortadadır. Hiç kimsenin kökenine bakarak bir şey yapılmamıştır. Sadece devlete karşı suç işledi diye onun karşısında durdu. Hukuk ve eğitim sisteminde devletin etnik kökenlere karşı körlüğünü sağlamak zorundayız, çözüm budur.

-Devlet bu zamana kadar etnik kökene karşı kör olmuş olsaydı zaten bu sorun yaşanmayacaktı, bu denli kangren haline gelmeyecekti.

Tabi tabi devletin bu konudaki yanlışlarını altını çizerek tespit edelim. Bu noktaya gelinmesinde devletin çok büyük payı var. Yaşananlar çok daha vahim orada, çocuklar öfkeyle büyüyor. Abisi dağda öldürülmüş. ‘Ne kadar güzel yaptı benim devletim’ diyecek hali yok. Cezaevinde işkence görmüş bacısı, abisi, kardeşi. O ninniyle büyüyor. Kardeşliği sağlamanın yolu ayrışmayı ortadan kaldırmakla ilgili. Çok hoşuma gidiyor orada insanların poşiyle, renkli renkli giysilerle dolaşması. Benim Kafkas olan babaannem Türkçe bilmiyordu Adapazarı’nda Kkafkas dili konuşuyordu. Kimse ona niye sen bunu konuşuyorsun demiyordu ama öbür tarafta deniyordu. Böyle rezaletler yaşandı, bundan kurtulunması gerekiyor öncelikle.

Kaynak : Zafer OPSAR /Bursaport

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız