Dicle’yi ateşe vermek

23 Haziran 2011 Perşembe, 08:49

Ahu Özyurt/Gazeteport

1993 yılının o soğuk günlerini yeniden yaşar gibiyim. DEP’in kapatılması davası açıldıktan sonra Milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Selim Sadak, Sedat Yurttaş, Leyla Zana ve Sırrı Sakık önce Meclis çatısını terketmeme kararı almışlar, koltuklarda uyuklamışlardı.

On yedi yıl sonra neredeyse aynı “efsane kadro” bu kez TBMM’den içeri girip girmeme konusunda karar verme ayrımında.

O zaman DEP Milletvekillerini polisler hiç unutmayacağım şekilde enselerinden tutarak minibüslere bindirmiş ve Emniyet’e götürmüştü.

Şimdi aynı Emniyet, sokakları ateşe verebilecek Kürt gençleri ile, Leyla Zana’nın deyimi ile “Fırtına Çocukları” ile uğraşıyor.

Ne değişti? Kürt siyasi hareketi oyunun kurallarını son 8 yıldır tamamen kendisi belirliyor.

Eski haberci, Halkla İlişkiler Uzmanı rahmetli Özer Yelçe Ağabey’i anmak için İstanbul Yelken Kulubü’nde toplanan isimler arasında kamuoyu yoklamasının “Guru”ları Tarhan Erdem ve Adil Gür de vardı.

Erdem, bu süreçten endişeli olduğunu gizlemedi. “Bu devlet 600 yıllık bir geleneğe sahip, o kararın YSK’dan başka türlü çıkma ihtimali bulunmuyordu” dedi.


Tarhan Erdem’e göre Bağımsızlar bu fırsatı kaçırmamalı ve Dicle’yi dışarıda bırakmak pahasına Meclis’e gelmeli. 30 yıllık sorunun çözüm ihtimali Hatip Dicle’ye yapılan bir hukuki adaletsizlikle heba edilmemeli. Bağımsızlar Meclis’in altını üstüne getirip bu sorunu içeride çözmeli.. Aksi takdirde...İşte onu kimse söylemek bile istemiyor..

Bağımsızların toplu boykotu, ya da istifa ihtimali bile kulisleri karıştırmaya yetti. Düne kadar CHP’yi konuşan Ankara’da şimdi çok daha endişeli bir hava var.


Vekillerden söz açılmışken, Balbay, Haberal ve Alan’ın durumları da çok parlak değil. Tutukluluk hallerinin devamı durumunda yemin etmeyecekleri için vekillikleri bir noktada düşebilir. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, CHP’yi bu konuda uyarmış, adaylık sürecinde sıkıntı olabileceğini belirtmişti. Şimdi savunma sırası Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’da.

Bütün bu aritmetik içerisinde AKP’nin 330 vekile ulaşabileceğini de gözardı etmemek gerekiyor. Yani muhalefet “Referandum sayısını” AKP’ye hediye etmiş sayılır.


Böyle açılan bir Meclis, yeni Anayasa’yı nasıl yapacak esas sorun burada..



Partisine Küsmeyen Çetin Soysal

CHP’nin Milletvekili listesinde iyi yerde olmadığı halde “muhalif” cepheye geçmeyenler de var. Tekel İşçilerinin kahramanı Çetin Soysal bunlardan biri. İstanbul ikinci bölgede pek de haketmediği şekilde aşağılarda kaldı. Ama seçim sürecinde çok iyi çalıştı. Dahası partiye ve Genel Merkez’e küsmedi. CHP’nin hala daha iyi olacağına inanıyor. “Belediye Seçimleri için şimdiden iyi bir ekip kurarsak, kimse Yeni CHP’yi sorgulayamaz bile” diyor.



Stockholm Sendromu kızdırdı

CHP MYK’da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Stockholm Sendromu” tartışmasını başlatan ya da bilgiyi sızdıran isimlere çok fena fırça attığını duyduk. Seçim sonuçlarından alınacak onlarca ders varken, stratejide ters giden ne vardı diye soracak yüzlerce soru varken “celladına bağlanan tutsak” analojisi daha çok baş ağrıtır. Bu düşünceler CHP’nin anahtar deliklerinden bile içeri sızmamalı. Yoksa örgütler, gençler, kadınlar bir daha sokağa inmez.