CHP’nin büyük umutlar bağlanılan ve tarihi niteliği olan bu seçimde de makûs talihi değişmedi.
Sola ve sosyal demokrasiye bir ömür vermiş örgüt emekçilerine ve CHP seçmenine yine hüsran, yine muhalefet, yine başarısızlık nasip oldu.
Yine halkın beklentilerine yanıt veremeyen, güven uyandıramayan ve umut olup iktidar olmayı beceremeyen bir parti konumu ortaya çıkınca; her zaman olduğu gibi partide isyan ve tepki kaçınılmaz oldu.
Seçimler bitti bitmesine de her zamanki gibi sonuçları değerlendirmedeki algılar, suçlamalar ve savunmalar yine objektif ölçülerden çok farklı tezahür ediyor.
CHP’de hak etmeden koltuk kapanlarla, hakkının yendiğini düşünen (!) ihtiras küpü bir takım siyaset bezirganının doğru bir analiz yapmadan sadece kişilere bağlı eleştirileri ve kurultay talepleri partide kaos yaratıyor.
Bu arada gerçekleri ifade eden, AKP’nin %50 seçmen oyuna karşılık alınan %25,9’luk oyun başarısızlık olduğunun bilinciyle her koşulda objektif değerlendirme yapılması gerekliliğini anlatmaya çalışan insanlarda (başarı veya başarısızlık) ikileminde taraf olmaya zorlanıyor.
Seçim sonuçları belli olur olmaz “Biz bıraktığımızda oyumuz % 29’du” diyen, anlayışın hiçbir analiz ve ciddi değerlendirme yapmadan, ortalara dökülüp geçmişte yaptıkları hataları görmezden gelerek, özeleştiri vermeden unvanlı ve itibarlı koltuklara kavuşmak amaçlı kurultay istemesi gerçekten abesle iştigal oluyor.
Bu arada anlamsız bir inatla “Bizler çok başarılıyız. Bizler Yeni CHP’yiz oyumuzu da 3–5 puan artırdık” demogajisiyle hiçbir şey olmamış gibi davranmakta akıl almaz bir durumdur. En kabul edilemezi ise, “Bakın, bizler sağdan gelip CHP’de ilk sıralara kurulup vekil olduk ama artan bütün oyları da biz getirdik (!) bu nedenle oyumuz 3-5 puan arttı” diye kendini kurtarıcı gibi sunanların komedisi de aslında tirajı komik bir hal almaya başladı.
Oysa Sayın Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında girilen stratejik önemi olan bu seçimden mutlak iktidar beklenerek yola çıkılmıştı.
Bülent Ecevit’ten sonra Kılıçdaroğu’na da; sol/sosyal demokratların ve halkın ilk defa bu kadar desteği, güveni, ilgisi, hatta sevgisi sağlanmıştı.
Ne yazık ki bu güzel hayal şimdilik gerçek olamadı.
En yetkili ağızlardan büyük bir ihtimalle oyların % 40 olacağı bu oranın altının başarısızlık kabul edileceği en kötü ihtimalle de %30 olacağı iddia edilmişti. Tüm desteksiz iddialar gibi bu sözlerde masal oldu.
Ayrıca bu genel seçimler diğerlerinden çok daha farklıydı ve büyük önemi vardı:
İlk defa halkın iradesiyle sivil bir anayasa yapılacağının ve ileri demokrasinin taahhüdü verilmekteydi.
Yine AKP’nin gönlünde yatan aslan olan ‘Başkanlık Sistemine’ geçilebileceğinin işaretleri veriliyordu.
Bu nedenle büyük önem ve sorumluluk taşıyan bu seçimlerde CHP’nin tarihi misyonu nedeniyle kendinden beklenen başarıyı sağlaması gerekiyordu.
Ortalığın toz-duman içinde kaldığı şu günlerde gereksiz tartışma ve anlamsız suçlamalara fırsat vermeden CHP yönetimi aynaya baksın ve ilk önce öz eleştiri versin. Partiyi temel değerlerinden uzaklaştırıp ekseninden kaydırıp sağa ve sermayenin temsilcilerine teslim ederek nasıl halkın iktidarı olunacaktı (!) ilk önce bu temel yanlışın hesabı verilsin.
Yapılan hatalarda sorumluluğu olanlar özellikle de başrol oynayanlar yetkilerinin verdiği güce dayanarak yeni korku imparatorlukları kurmaya ve ucuz suçlamalara kalkmasınlar.
CHP’de Muharrem İnce’nin başlattığı ve devamla Yeni CHP’nin kutsadığı bir takım egosu yüksek saygısız insan; örgütlerde kendi, karşısında gördüğü, benimsemediği, yaptığı hataları söyleyen ve kendilerine yağdanlık olmayan kişilere karşı “İrlandalı” yani (HAYİN) olarak nitelemesi moda oldu.
Üstelik bir takım hazımsız ve kendini bilmezler, yıllar boyu partiye kendi verdikleri zararları görmeyip; aynada kendini ve yakınlarının suretini görüp, “İrlandalı” nitelemesi ve benzetmesi ile başkalarını özellikle de yaşamlarını CHP’ye ve sola vermiş örgüt emekçilerine haksızlık yaparak boş yere suçlamaları gerçekten abesle iştigal oluyor!!!
Bu türler ve türevleri illa “İrlandalı” arayacaklarsa ilk önce herkes kendi mazisine ve bugüne dek nerelerde ne yaptıklarına bakarsa daha doğrusu aynaya bakarsa doğru adreste olduklarını anlarlar.
Bunlar yakışıksız sözler ve haksız ithamlar…
Çünkü, ön seçimin yapılmadığı, adaylıkların ulufe gibi dağıtıldığı, örgütlerde yıllarca ter dökmüş, emek vermiş, onurlu bir yaşam tarzı ile sol/sosyal demokrat anlayışa hizmet etmiş; partisine ve değerlerine hiç ihanet etmemiş, siyaseti kendisi ve yakınları için rant aracı ve geçim kaynağı görmemiş örgüt temsilcileri münferit olayların dışında erdem savaşı vermişlerdir:
Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında büyük umutlarla girilen seçimde; her koşulda iktidar olmanın gerekliliğinin bilinciyle yapılan tüm açılımlara, projelere ve karalara içe sinmese de destek verilmiştir.
Üstelik bu uygulama ve kararların birçoğu ne kurultaydan onay almış ne de Parti Meclisinde tartışılıp karara bağlanmıştır.
En başta (Yeni CHP) ismi gibi kavramlar… Yine akademik odalarca hazırlanan ama tartışılıp kabul edilmemiş (onaylanmamış) raporlar...
En vahimi ise her aklına esen genel merkez yöneticisinin kendi görüşünü partiye mal ederek sunduğu “ipe –sapa” gelmez ve tepki toplayan, aslında geçersiz ve yok hükmündeki sözleri ve uygulamalarıdır!!!
Bütün bu saçma –sapan açıklamalarda, örgütle ve tabanla uyumsuz, halkta kafa karışıklığı yaratan, CHP’ye gönül vermiş seçmende tepki uyandıran ve aylardır basını ve tüm medyayı meşgul eden uygulamalara bile ses çıkarılmamış ve parti zarar görmesin diye müdahale edilmemiş ve tepki gösterilmemiştir.
Hatta iktidar olmak uğruna ideolojiyi ve sol değerleri rafa kaldırıp, ilkeleri göz ardı ederek en faydacı mantıkla yapılan ve içe sinmeyen dezenformasyona bile sessiz kalınmıştır.
Özellikle Genel Merkez Yönetimine atanmış CHP program ve tüzüğünden bihaber, hatta o ruhu ve misyonu benimsememiş olan birtakım devşirme şahsiyetlerin yaptığı tüm hatalara ve hadsizliklere bile göz yumulmuştur.
En önemlisi:
TRT’de Nuriye Akman’la yapılan bir söyleşide; tarikat ve cemiyetleri sivil toplum örgütü olarak ilan eden, çocuklarımızda aidiyet duygusunu geliştirdikleri için önemli bulan, dini de “insanların yaşamına renk katan bir bilim” nitelemesi ile sol/sosyal demokratların bu konuda (bilgisiz ve inançsız) olgusunu köklendiren TOBB’nin takdimi ile Genel Başkan Yardımcısı yapılan şahsa hiçbir kınama ve uyarı yapılmamıştır.
İnkâr politikasını huy edinmiş olan ve daha önce de(Atatürk) konusunda CHP’nin misyonuyla ters düşen sözlerini inkâr eden şahsın gafları gerek yazılı basında gerekse ulusal medyada özelikle de halk arasında partinin çok önemli bir projesi olan aile sigortasından ve tüm projelerden daha çok tartışılır olmuştur.
Önemsemedikleri örgütün desteği ile rekor oyla görev verilen CHP yönetimi; solda ve sosyal demokrat düşüncede en önemlisi de örgüt içinde; okuyan, düşünen, üreten, verimli ve saygın nice insanı yok saymıştır.
Bu yetmezmiş gibi sanki sol/sosyal demokratların köküne kibrit suyu verilmiş, nesli tükenmiş gibi; sağdan devşirme ve sosyal demokrasinin erdemlerinden uzak, inançsız bir takım insanların (tekke ve zaviyelerin) açılmasını önermeleri ucube bir anlayışın her kanalda ve her alanda tartışılmasıyla örgüt tabanında ve halkta tedirginlik ve güvensizlik yaratılmıştır.
CHP’nin fedakâr ve onurlu örgüt elemanları, bu kabul edilemez uygulama, söylem ve ipe-sapa gelmez açıklamaların medyada sürekli anımsatılmasına karşın Genel başkan Kılıçdaroğlu’na duyduklar sevgi ve saygıdan dolayı sessiz kalmıştır.
Tüm emeklerinin heba edilmesine, hiç hakkı olmayanlara CHP tarumar edilerek ganimetten pay verilip baş tacı edilmesine bile itiraz etmemişlerdir. Partinin seçimlerde başarılı olması için susmuşlar ve gayret sarf etmişlerdir.
Bu kadar özveri ve iyi niyete karşın; uygulamalardaki keyfiyet, örgütleri yok sayan, hiç sayan, listelerde soykırıma uğratan tepeden inmeci zihniyet; Atatürk’ün kurduğu, cumhuriyeti kuran ve devrimlerinin bekçisi olması gereken CHP’yi bırakın iktidar yapmayı veya iktidar ortağı yapabilmeyi ne yazık ki ciddi ve güçlü bir muhalefet partisi yapma başarısına bile ulaştıramamıştır.
İspatı:
Ülkede bu kadar açlık, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik, eşitsizlik, eğitimsizlik ve talan, varken, tüm kurumlara yandaşlar doldurularak dejenere edilirken, yargının bile siyasi erkin emrine girdiği bir ortamda, AKP, örneği görülmemiş bir başarı elde ederek 3. kez % 50 oy alabiliyorsa Yeni CHP, (!) nasıl “başarılıyız” diyebiliyor?
Bütün bu argümanlara ve halkın sıkıntılarının had safhada olmasına karşın, tüm koşullar muhalefetin özelliklede CHP’nin lehine gelişmişken “Yeni CHP” 3. kez tek başına iktidar olabilen AKP’nin yarısı kadar oy alıyorsa kimse kusura bakmasın ama bu matematiksel sonuca benin torunlarım bile başarısızlık diyor.
Şimdi yapılması gereken koltuk kapma yarışına girmeden; kimse kamplara bölünmeden, düşman kardeşler olmadan, paraşütçüler koltukları bırakmamak veya ihtiraslı gözü dönmüşler koltukları yeniden kapmak uğruna birbirinin boğazını sıkıp gözünü oymadan; yapılması gereken, beklenen ve istenenler şunlar olmalıdır:
1- CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, emek, gayret, özveri sınırlarını aşarak insanüstü bir gayretle çalışmış hata CHP’nin tüm rekorlarını, Tayyip Erdoğan’ın bile miting rekorunu kırmıştır. Kılıçdaroğlu’nun halkta hâla karşılığının ve sevgisinin olduğu kanıtlamıştır. Bu nedenle eleştiri yapılırken bu gerçek göz ardı edilmemelidir.
2- AKP’nin tüm olumsuz koşullara karşın % 50 oy almasının gerekçeleri doğru tespit edilmelidir. AKP taklidi, sağa sığınan veya sağcılardan medet uman anlayış ve iş adamı ve sanayici tercihli bu kolaycı ve faydacı anlayışın savunmanlarının CHP’yi temsile hakları olmadığı, partiye ve sol düşünceye zarar verdikleri yüreklice ve korkusuzca dile getirilip bu tarihi hatadan vazgeçilmelidir.
3- CHP’de kim olursa olsun, hangi makamı temsil ederse etsin hiç kimse Kurultay iradesinin üstüne çıkamayacağı bilinmelidir. Hiç kimse Parti Meclisi’nde tartışılıp karar bağlanmamış görüşleri ve düşünceleri ve projeleri kafasına estiği gibi uluorta partiyi bağlayacak şekilde ifade edemez. Hele hele bu tür konuşmaları soldan ve CHP kültüründen gelmemiş, hatta karşıt partilerde mücadele vermiş, partinin temel anlayışına uymayan, ideolojisiyle örtüşmeyen, paraşütle indirildiği için bilgi-birikimi yetmeyen dış destekli veya güç odaklı torpilli şahıslar yaparsa sonuç böyle hüsran olur!!!
Atatürk’ü görmezden gelip “Fethullah Gülen bilgedir. Gülen cemaatini selamlıyorum” gibi gereksiz, lüzumsuz ve amacını aşan sözler; CHP’nin laiklik anlayışıyla, örgüt yapısıyla, tabanıyla ve tüm partililerle en önemlisi seçmeniyle ters düşmüştür.
4- Bu seçimlerde hukuksal geçerliliği olmayan “Yeni CHP” kavramı kullanılırken inatla eski CHP’ye olumsuzluk, öngörüsüzlük, beceriksizlik ve tüm yanlışlar ikame edilmiş ve kendilerini bağlamıyormuşçasına, hiç payları yokmuşçasına reddi-mirasa dönüştürülerek haksızca kullanılmıştır. Bu durum örgütte, öfkeye, kırgınlık ve kızgınlığa yol açmış ve bu durum “nankörlük ve vefasızlık” olarak nitelenmiştir.
5- Bir genel Başkan Yardımcısının; “Seçime iki parti girsek Eski CHP yüzde 2’de kalır yeni CHP yüzde 26’yı geçer” sözleri bu hatanın somut örneğidir. Bu iddiaya şöyle karşılık verilse acaba sonuç nasıl alınırdı? Yeni CHP bu muhteşem kadrosuyla (!) yeni bir parti kurup bu seçime öyle girseydi acaba matematiksel olarak kayda geçecek bir oy alabilir miydi? Kimse unutmasın ki ne milletler ne partiler geçmişlerini reddederek tarihlerini yok sayarak, kimliklerinden, ilkelerinden, kültürlerinden, dillerinden vazgeçerek var olamadıkları gibi partiler de ideolojilerinden vazgeçip sağdan-soldan derleme fikirlerle başarılı olamazlar.
6- Bir partinin ideolojisi, ilkeleri, kimleri nasıl savunduğu, öncelikleri, vazgeçilmezleri, hangi temel değerlerin üzerinde kurulduğu ve neyi temsil ettiği o partinin kimliğidir. Bu koşullarda CHP nasıl bir partidir? CHP sol ve sosyal demokrat bir partimidir? Merkezde sağa gönül vermiş, dini figürlerden yaralanmak isteyen bir partimi olmak istemektedir? CHP bu seçimlerde neden emekten, emekçiden ve sol terminolojiden kavramları kullanmaktan imtina etmiştir?
7- Bu seçimlerde neden CHP’nin ortak bir söylemi ve dili olmamıştır? Genel Başkan Yardımcılarının her birinin ağzından çıkan sözler aylardır medyanın basının dilinde ve halkın şaşkınlığında seçimlere damgasını vurmuştur. Bu kadar uyumsuzluk, beceriksizlik hatta bazılarının kırdığı potlar cahillik düzeyinde olduğundan ve işgal ettikleri makamlarla örtüşmediği için de insanlar bu durumda farklı kasıtlar aramaya başlamışlardır. Bu nedenle “Yeni CHP topluma dışarıdan dayatılan bir projemidir?” söylemi ve düşüncesi birçok kimsenin yanıtını aramaya başladığı bir konuma dönüşmüştür.
8- AKP’nin 3. kez girdiği ve yüzde 50’yi bulduğu bu seçimde “tek başına iktidar” diye yola çıkıp, yüzde 25,9’da kalmanın başarılı bir tarafı yoktur. Üstelik CHP’yi sola kapatıp, sağa açarak; Mehmet Haberal’ın, Sinan Aygün’ün, Bülent Kuşoğlu’nun ve bunun gibi bir çok sağcı adayın milletvekili yapıldığı listelere baktığımızda; Fikri Sağlar’ı, Gürbüz Çapan’ı, Celal Doğan’ı hatta Mustafa Sarıgül’ü CHP kimliğinden uzak tutmanın mantığını anlamakta insanlar zorlanıyorlar!!! Bu nedenle elde edilen sonuç hiçbir koşulda başarılı bulunamıyor.
9- Ne yazık ki “Korku imparatorluğunu yıktık” diyenler Yeni CHP’yi, partisi için emek verenleri, koşulsuz gönül verenlerini nedeni bilinmez bir sebeple ve görülmez bir elin gayretiyle “evlatlarını yiyen bir canavara” dönüştürmek istemektedirler. Yok sayarak, görmezden gelerek, saygı ve sevgiyi hak etmiş insanları disiplin tehdidi ile susturmak sadece haksızlık ve hukuksuzluk değildir… Bu davranışlar saygısızlık ve insafsızlıkta değildir. Bir ayağı dışarıda gözü ve gönlü başka yerde olan işgalcilerin CHP’de yapmak istediklerine göz yummak düpedüz kendini inkârdır.
10- Yeni CHP diye adlandırılan yapı yönetimsel alanda birçok yanlış yapmış olmasına karşın birçok doğru işe de imza atmıştır: Birincisi, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun seçim süresince geöterdiği özveri çok olumlu bir örnektir. İnatla ve insanüstü bir gayretle ülkeyi bir baştan diğer başa dolaşması ve halkla kucaklaşması CHP’de hezimeti önlemiştir. İkinci başarı ise ortaya çıkarılan ve doğrudan halkı ilgilendiren bazı projelerdir.
11- Yıllarca sosyal demokrat anlayışta “Sol Kanat daha sonra Yenilikçi Kanat” olarak adlandırılan içinde şahsımın da bulunduğu ekip, yıllarca sorunlara çözüm öneren proje bazında çalışmalar yürütmüştü. Aynı anlayışın bugün başta programımızda da olan Aile Sigortası gibi halkın sorunlarına parmak basan ve çare üreten projelerle çıkması önemlidir. Tek eksiği bu çalışma ve projeleri anlatacak yönetici veya aday yapılan bazı insanların kendilerinin konuyu anlamayıp halka da doğru anlatamamalarından kaynaklanan hatalardı.
12- Bu seçimlerde yapılan hataları sayarken çok önemli bir durumunda altını çizmek zorundayız. Aday yapılanların ve seçilebilecek yerde olanların büyük bir kesimi CHP’yi tanımayan, hatta hiç oy vermemiş üstelik CHP’ye karşı mücadele etmiş, sağa ve sermayeye yakın olan isimlerden seçilmiş olmasıdır. Aday olmak için partideki görevlerinden ayrılan 43 il başkanı 76 ilçe başkanına ve eski milletvekillerinin büyük çoğunluğuna listelerde yer verilmemesidir.
13- AKP bu seçimde son derece disiplinli, örgütlü ve geniş katılımlı teknolojiyi çok doğru ve yararlı kullanabilen planlı ve programlı bir çalışma yürütmüştür. AKP’de İl başkan Yardımcıları ve eski milletvekillerinin sorumlu olduğu ekipler, seçmenleri ev ev tanıyıp ona uygun propaganda yapmışlardır. Mahalle temsilcileri, semt temsilcileri ise ilçe/il temsilcilerine karşı sorumluluk içinde çalışma yürütmüşlerdir. Yani AKP’de düzenli, sistemli, kontrol edilebilen, değerlendirmeleri doğru yapılabilen bir hiyerarşik yapı mevcuttu.
Bu temsilcilerin hangi gün, nerede, nasıl ve ne yapacakları merkezi bir sistemle belirleniyordu.
Kendi ilim Bursa’da net olarak fark edilen bu sistemli çalışma grupları görevlendirme yapıldıktan sonra bir de takip ve kontrol ediliyordu. İl başkanı medyaya bu çalışma modelini sunmuş ve defalarca da anlatmıştır. AKP’de çalışmalar ve söylemler partinin hedeflerine göre planlanıp sunulduğu için adaylar ve konuşmacılardan hiç kimse hata yapmıyor ve birisi “ tekke ve zaviyeler açılmalı” derken diğeri onun saçmaladığını ve CHP’nin böyle bir düşüncesinin olamayacağını anlatmak zorunda kalmıyordu.
14- CHP Türkiye’nin en eski, en örgütlü ve devlet kurmuş partisi olarak bu seçimlerde ne yazık ki örgütü hiçe sayarak, yönetimleri ve gençliği budayarak aşiret yapılanması gibi derleme toplama bir modelle hareket etmiştir. Oysa aynı CHP’de gerek yerel seçimlerde gerekse çok kısa bir süre önce yapılan ve örgütün canla başla çalıştığı referandum sürecindeki başarı ve oy yüzdesi ortadadır. Ne yazık ki bu seçimlerde birçok ilde hayati hatalar yapılmıştır. Seçim sathına girildikten sonra bazı adayların kaprisiyle İl Başkanları, İlçe Başkanları, Gençlik Kolları anlamsız ve haksız bir şekilde görevden alınmıştır.
15- Bu örneği özellikle kendi ilim Bursa’dan vereceğim. Başvuru yapan yüz aday adayının ilk 6 sırasında yer alanlarının CHP üyeliklerinin ortalamasının iki yılı doldurmadıkları gibi, 2.sıraya sağın önemli bir ismi olan Turan Tayan’ın getirilmesi tabanda tepki doğurmuştur. Bu durum sindirilmeye çalışırken Genel Başkan Yardımcısı ve egosu doyumsuz bir başka adayın talebiyle İl Yönetiminin görevden alınması tuz biber ekmiştir. Atanan Kayyum heyeti ne yazık ki toparlayıcı olmamış ve katılımcılığa izin vermemiştir. Bu güne dek partinin çalışmalarından emeklerini hiç esirgememiş, her alanda katkı koyan ve CHP’nin projelerini doğru ve en iyi anlatabilecek kadrolar, bazı kompleksli kişilerin egolarını tatmin için özellikle dışarıda tutulmuştur. Kendilerine inatla görev verilmemiş, toplantılara çağrılmamış ve faaliyetlerden haberdar edilmemişlerdir. Basına karşı ise haksız yere bu konumda bulunan insanlara suçlama yapılmıştır. Bu insanların haber ve görev verildiği halde çalışmadıkları veya bazılarının aleyhte çalışma yaptıkları söylenerek (iftira atılarak) aşağılanmaları ve örselenmeleri istenmiştir..
16- Şahsım referandum çalışmalarına her türlü katkıyı yapmış bir üye olarak birkaç kez bu hatanın düzeltilmesini istemiş, sitemimi seçim kurulu başkanına bizzat iletmiş ve örgütü ve emeği geçmiş insanları yok sayarak sonuç alınmayacağını ifade etmiş, Parti Meclis Üyeliği yapmış bir CHP’liyim. Bursa’da referandum çalışmaları sonucu hazırladığım 24 sayfalık değerlendirme, analiz, istatistik bilgiler ve önerme içerikli bir rapor, Genel Başkan Yardımcıları Sayın Sencer Ayata ve O günlerde Bursa sorumlusu olan Sayın İzzet Çetin tarafından değerlendirilmiş ve şahsıma teşekkür edilmiştir. Oysa bu seçimlerde tek bir görev verilmemiş ve hiçbir katkı istenmemiştir. Objektif bakıldığında özellikle çağrılmayan ve görev verilmeyen ve ısrarla dışarıda bırakılmak istenen partililerin çoğunlunun gerek tecrübeleri, gerek bilgi birikimleri gerekse kitleler önündeki hatiplik ve anlatımlarıyla en azından aday yapılanların birçoğundan daha nitelikli ve bu alanda daha başarılı oldukları su götürmez gerçektir. Bu nedenle hiç kimse fırsatçılık yaparak; demagoji veya dezenformasyonla, laf ebeliği ile olayları değiştirip gerçekleri geçiştirmemelidir
17- CHP’nin kronik hastalığı olan muhaliflerin kurultay toplama talebi her seçim sonrası olduğu gibi bir kez daha parti içi hesaplaşmaya hazırlanıyor. Bugüne kadar 33’ü olağan, 15’i olağanüstü olmak üzere 48 kurultay geçirerek “Kurultaylar Partisi” diye anılan ana muhalefet partisinde özellikle hedefte Gürsel Tekin ve MYK üyelerinin bir kısmı var.
18- Kurultay toplanmalıdır: Hatta bunu Kılıçdaroğlu kendisi yapmalıdır... Ancak kurultay şahıslar ve hizipler arası hesaplaşmanın platformu olmamalıdır. Bu kurultayda başarı veya başarısızlıkta “neden niçin, nasıl, kimlerle” sorularına doğru ve bilimsel yanıtlar bulunmalıdır. Bu durum ciddi bir şekilde masaya yatırılıp: AKP’nin 3. kez % 50 oyu nasıl ve neden alabildiği kompleksiz bir şekilde irdelenebilmelidir. Parti Tüzüğündeki antidemokratik tüm uygulamalar temizlenmelidir. Partinin programı günün ve ülkenin koşullarına göre yeniden gözden geçirilerek ne kadar statükoyu savunan, partinin gelişmesine, ülkenin sorunlarına ve geniş halk kesimlerine ulaşmasına engel olan görüş ve düşünce varsa tartışılmalı ve düzeltilmelidir.
19- Kurultay CHP’nin ideolojisi, ilkeleri ve misyonu ile uyum içinde olamayan isimleri gözden geçirmelidir. Partiyi halka anlatma ve buluşturma konumunda başarısız olan insanları, bir takım güç odaklarının, iş çevrelerinin ve medyanın ısrar ve telkiniyle yönetime alınan ve partiyi temsil etme konumunda olan ayrık otlarını temizlemelidir.
20- CHP, ülke sorunlarına katılımcı bir anlayışla gerçek çözümler üretmelidir. İktidara gelmek için merkez sağa kayan oylara ve tüm kesimlere ulaşabilecek projeler e ihtiyaç vardır. Buradaki yöntem sağcı devşirmekle olmaz. İktidara gelmek için tek yol; sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle örtüşen, gericiliğe ve bağnazlığa prim vermeyen bir anlayış en çoğulcu bir şekilde tartışılıp parti politikası olarak benimsenmesi ile olur. Yıllardır kanayan yaramız Kürt sorununa kalıcı ve adil bir çözüm, anadil ve özerklik gibi temel konularda mutlaka Kürtler’in de içinde olduğu platformlarda birlikte çözüm aranmalı ve bunlar mutlaka kurultayda tartışılarak kabul görmeli ve partinin görüşü olarak halka sunulmalıdır.
Son olarak önerebileceğim:
CHP gerçek kimliği olması gereken ‘Sol-Sosyal Demokrat’ çizgisine, tüm kurumları ve ideolojisini özümsemiş kadrolarıyla oturmalıdır.
Demokrasiden, özgürlüklerden, eşitlikçi anlayıştan ödün vermeden, hakka ve hukuka uygun yönetim anlayışıyla örgütlere yaklaşılmalıdır.
Örgüt yapısına yukardan müdahalelerde yandaşlık, hemşerilik, kişisel beklenti mantığıyla antidemokratik uygulamamalar olmamalıdır.
Bu anlayış örgütteki tüm birimler için geçerli olmalı tüm seçimlerde üye katılımlı ön seçim uygulamasına ödünsüz geçilmelidir. Kurultayda ve tüm seçimlerde çarşaf liste uygulamasından hiçbir koşulda ödün verilmemelidir.
Hak etmeden getirildikleri koltuklarda hırslarının ve egolarının esiri olup örgütte ayrımcılık yapan, insan tüketen, bilgiden korkan, farklı argümanlarla öne çıkmaya çalışan insanların hırslarına hiç kimse kurban edilmemelidir.
CHP’ye Türkiye’nin ihtiyacı var…
Geleceğimizin, evlatlarımızın ve ülkemizin bağımsızlığımızın garantisi bugüne dek olduğu gibi yine CHP olacaktır. Bu nedenle herkes sağduyu ile hareket etmek ve yapılan hatalardan en kısa zamanda arınmak zorundadır.
Kurultay bu mantıkla ve bu düşünceler etrafında mutlaka toplanmalıdır. Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu’n un emeklerine saygı duyan ve CHP’yi iktidara taşımak isteyen tüm delegelerde bu anlayışa katkı koymalıdır.
|