Aslında her şey, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, 1942’de, ABD Başkanı Roosevelt’in dört Oscar’lı Hollywood yönetmeni John Ford’u Beyaz Saray’a davet etmesiyle başladı. Bilahare, Hollywood’da Beyaz Saray’ın, Pentagon’da Hollywood’un irtibat bürosu kuruldu.
O güne kadar, Kızılderililer düşmandı...
İyi kalpli John Wayne mıhlıyor, kötü kalpli Apaçiler ölüyor, dünya keyifle seyrediyordu. O günden sonra, düşman rolü Almanlara ve Japonlara verildi.
70’lere gelindiğinde düşman coğrafyası değişti. Aptal ve suratsız KGB ajanları yeniliyor, zeki ve yakışıklı CIA ajanları hem yeniyor, hem de, Doğu Alman Polonyalı Macar, komünist kızların alayını yatağa atıp, çatır çatır götürüyordu... 90’ların başına kadar.
O sırada, Rocky ringe fırladı, Rus yarması Ivan Drago’nun ağzını burnunu kırdı, yere serdi ayıyı... Soyunma odasına gidip, eldivenleri çıkardı, başına bandana bağlayıp, Rambo olarak çekik gözlülere daldı, Vietnam’ı tek başına haşat etti, hepsini bıçakladı. Baktı ki, dünya alkışlıyor, bu sefer Afganistan’a daldı, gariban Afgan ahalisini “işgalci” Rusların elinden kurtardı.
Afganlar alkışladı.
Artis Rambo’yu sinemada alkışlayan Afgan ahalisine, sinema çıkışında kim daldı?
Harbi Rambo.
Çünkü, 2000’lere gelinmişti, sıra bize gelmişti. Hollywood’un yeni düşmanı, Müslümanlardı. Kızılderililer, beyaz tenli gomünistler, çekik gözlüler filan demode...
Kara kaşlılar modaydı.
Ve, bi başka moda başladı... Hollywood’un beyazperdedeki rolü kesmemiş, gerçek hayatta rol üstlenmeleri istenmişti.
İyi Niyet Elçisi rolü.
En önce Brooke Shields, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi oldu, iyi niyetini göstermek için Basra’daki Amerikan uçak gemisine geldi, iyi niyetle bahriyelilere aç aç yaptı. Brooke gemiden ayrılır ayrılmaz, bu sefer bahriyeliler iyi niyetini gösterdi, Saddam’ın kafasına füze fırlattı.
Peşinden, Julia Roberts, George Clooney, Andy Garcia, Brad Pitt ve Matt Damon, iyi niyetlerini göstermek için Adana İncirlik’e geldiler... Ki, İncirlik’teki pilotlar kısa süre önce iyi niyetlerini gösterip Saddam’ı bombalamıştı.
Irak’ı yok ettiler...
Terminatör geldi Bağdat’a.
İyi niyetini gösterdi.
Nicole Kidman, Edward Norton, Orlando Bloom, Drew Barrymore, Liam Neeson, Charlize Theron, Antonio Banderas, Susan Sarandon, Forest Whitaker, hep iyi niyet elçileri.
Ortak özellikleri?
Bi yere gidiyorlar...
ABD orayı vuruyor.
Veya, önce ABD vuruyor.
Sonra bunlar gidiyor.
En ünlüleri, Angelina Jolie...
Afganistan’a gitti.
Pakistan’a, Sudan’a gitti.
Libya sınırına...
Tunus sınırına gitti.
Dün, Suriye sınırındaydı.
Düne kadar bazı tereddütlerim vardı, dün itibariyle kalmadı... Bunlar seni vuracak.
Ondan sonra İran sınırına Denzel Washington mı gelir, Reese Witherspoon mu, orasını bilemem. Ancak, biz popcorn’lar elimizde, Angelina’nın çevirdiği filmi seyrederken... Işıklar yanmadan, ufak ufak araziye uymanda fayda var. “The End” yazmak üzere.
Çocukları öptüm, yengeye selam.
Yılmaz
|