Sözcü yazarı Emin Çölaşan yazdı
SEVGİLÎ okuyucularım, Güneydoğu'da Kürdistan kurulacak, Türkiye Cumhuriyeti parçalanacak. Bunun bütün verileri şu anda karşımızda duruyor. Meydanlar, atılan sloganlarla gümbür gümbür inliyor. Abdullah Ocalan posterleri açılıyor, Kürdistan bayraklan dalgalanıyor.
Hangi Kürdistan bayrakları diye soracak olursanız, Kuzey Irak Kürt yönetiminin bayraklan. Bütün bunlar devletin bakanlarının, valilerinin, emniyet müdürlerinin, polislerinin gözleri önünde olurken, hükümetten hiçbir tepki gelmiyor. Medyaya yansıyan görüntüleri herhalde gördünüz. Yüksekova'da operasyondan dönen askerlerimiz, yukanda sözünü ettiğim slogan ve bayrakların arasından ve yuhalanarak geçip kışlaya gidiyor.
Diyarbakır'da pazartesi günü BDP adına yapılan seçim kutlamalannda 50 bin kişi tarafından sloganlar atıldı:
"Kürdistan ülkemiz, Amed (Diyarbakır) başkentimiz."
Kürsülerde nutuklar çekildi:
"Başkan Apö ve dağlardaki kahramanlarımız başları dik ve onurlu bir biçimde aramızda olacaklar. Kürtler devletin ortağı olacak."
Aynı gösteride yine PKK bayraklan ile birlikte Kuzey Irak Kürdistan yönetiminin bayraklan açıldı, Kürt milli marşı söylendi.
Evet, bütün bunlar olurken polis sadece seyretmekle yetindi. Acaba devlet nerede?!!
Asker derseniz, o zaten piyasada yok!.. Çoktaaan kışlasına çekildi!
Batı bölgelerinde masum bir gösteri yapan öğrenciler ve işçiler coplanırken, üzerlerine biber gazı sıkılıp püskürtülürken, Diyarbakır başta olmak üzere polis ortalıkta hiç yok. Bu bölücü gösterilere müdahale etmek kesinlikle yasak!
Daha doğrusu böylesine bir rezalette, oralarda devlet yok.
Güneydoğu halkı, Türkiye'nin öteki kesimlerinde yaşayan ve AKP'ye oy vermekte direnen kitlelerin göremediği, ya da görmek istemediği gerçeği artık görmüş durumda.
Türkiye ister istemez bölünecek. Güneydoğu'ya AKP eliyle ÖZERKLİK verilecek.
AKP'ye oy veren Türk milletinin yarısı, bu acı gerçeği ya henüz göremedi, ya da görmek istemiyor.
Kimbilir, belki de Doğu ve Orta Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan insanlarımız artık Türkiye'nin bölünmesini istiyor ve oylarını o doğrultuda kullanıp bölünme konusunda AKP'ye destek veriyor.
• • •
Şimdi gelelim işin siyaset boyutuna ve durumu biraz da o açıdan irdeleyelim. AKP milletin oyunun yansını alıp yeniden iktidar olmayı başardı. Güzel!..
AKP'nin bütün amacı şuydu:
"Anayasayı Meclis'te değiştirecek sayıda milletvekili kellesi elde etmek!"
İktidar partisi bu konuda hüsrana, hayal kırıklığına uğradı. Meclis'e sokmayı başardığ: 325 kelle, anayasayı değiştirmeye ne yazık ki (!) yetmiyor. Bunun için -yani anayasayı Meclis'te kabul edip referanduma götürmek için en az 330 kelle gerekiyordu ve bu sayıya ulaşmalan mümkün olmadı.
Peki anayasada hangi amaçla değişiklik yapmak istiyorlar? Bunun iki nedeni var:
1- Başkanlık sistemi getirip Tayyip'i başkan yapmak.
2- Güneydoğu'ya özerklik vermek. Şimdi anayasayı Meclis'te değiştirmek için beş adet kelleye ihtiyaçları var. Bunlan nereden bulacaklar?
İki olasılık var:
1- Beş milletvekilini ayarlayacaklar, ya da transfer edecekler. Bu öyle kolay bir iş değil. CHP veya MHP'den seçilip bu konuda partisine ihanet etmeyi göze alan milletvekili, halkın içerisine bir daha giremez ve şaibe altında kalır. Fena halde lekelenir. Satılık damgasını yer. Ya da gizli yapılan anayasa oylamasında AKP doğrultusunda oy kullanır. Bunlar çok düşük olasılıklar.
Şimdi ikincisine, en gerçekçi olan hadiseye bakalım. Bizi bekleyen işte budur:
2- AKP, yeni anayasayı Meclis'ten geçirmek için 36 milletvekilliği kazanan Kürtçü bağımsızlarla anlaşıp onların olumlu oy vermesini sağlayacak.
Peki bu iş nasıl olacak?
Tayyip'in tek istediği, yeni anayasa ile başkanlık sistemi getirmek. Bunu başardığı takdirde kendisi başkan olacak ve bugünküler yetmiyormuş gibi ülkenin bütün yetkilerini elinde toplayacak. Zaten "Tek adam" oldu da, bu kadarı kendisini kesmiyor. Daha fazlasını istiyor!
Peki karsı taraf, yani Kürtçüler ne istiyor?
Özerklik!
Anadilde eğitim, bağımsız yerel yönetimler, kendi vergini kendin topla, kendi harcamanı kendin yap yöntemi. Türkiye'den mümkün olduğunca kopmak ve ileride bağımsız devlet ilan edip Kuzey Irak Kürdistan'ı ile birleşerek onların petrol zenginliğine ortak olmak. Abdullah Öcalan ve tüm teröristler için genel af ilan ettirmek.
Tayyip bunlara sürekli göz kırpıyor.
CHP ve MHP'den beklentisi olmayacağım görünce elindeki tek kozu kullanacak, pazarlık masasına Kürtçülerle oturacak ve onları ikna etmeye çalışacak.
• • •
Pazarlığın ana konusu şu olacak:
"Al sana özerklik, ver bana başkanlık."
Bu hadise Kürtçülerin de işine gelecek ve çok büyük olasılıkla oltaya takılacaklar.
Sevgili okuyuculanm, Türkiye'nin nerelerden nerelere sürüklendiğini, bir adamın başkanlık hevesi uğruna neler yaşandığını ve yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.
Seçim sonuçlan alınmış, daha ilk gece balkona çıkıp nutuk atıyor, yeni anayasa yapılacağından söz ediyor. Bu ne acele muhterem!
Duyan da zanneder ki bu memlekette anayasa yok, şimdi kendisi onu yapacak! Kılıçdaroğlu da bunun oltasına ilk günden takılıyor, "Anayasa konusunda kapımız kendisine önkoşulsuz açık olacaktır, gelsin konuşalım" diyor!
Neyi konuşacaksınız? Başkanlık ve özerklik dışında ortada olmayan hangi hususlan, hangi maddeleri konuşup karara bağlayacaksınız?.Ötesi zaten süs maddeleri olacak.
Kaldı ki, Abdullah Ocalan'ın durumu henüz meçhul. O ve teröristler için af çıkacak mı, çıkmayacak mı? Çıkmazsa Güneydoğu nasıl kanşacak, oralarda neler olacak, ahali nasıl sokağa dökülecek, bunların hiçbirini henüz bilemiyoruz.
Ancak çok, ama çok kötü şeyler olacak...
Çünkü Kürtçüler tamamen şımardı. Artık onları ne Tayyip durdurabilir, ne de başka bir güç.
Bu durumda Tayyip'in tek seçeneği, yeni iktidar ortağı Kürtçülerle pazarlık masasına oturmak. Abdullah Öcalan için îmralı'ya yeni resmi heyetler gönderip yeni pazarlıklar yapmak, o şahsı yumuşatmaya çalışmak!
36 Kürtçü milletvekili, Meclis'in ilk günlerinde çok büyük bir muhalefet yapıyor havasına bürünecek. Meclis kürsüsünden yüzde 99'unun ana fikri Güneydoğu'ya özerklik ve Kürtçülük olan sert nutuklar atacaklar. Adeta Tayyip ve onun iktidarı ile kavga eder görüntüsü verecekler.
Ama gerçek o olmayacak. Esas gerçek şu iki unsurda yatacak:
1- AKP'nin özellikle anayasa değişikliği konusunda yeni iktidar ortağı, Kürtçülerin BDP'si olacak.
2- Uzlaşma zemini ise 'Al sana özerklik, ver bana başkanlık' olacak.
Yanılmayı çok isterim ama bu söylediklerimin hepsinin gerçek olduğunu yakında hep birlikte göreceğiz. Sonradan ortaya çıkan bazı gerçekler bazen acıdır, insanı kara kara düşündürür.
Bunlar yakın gelecekte karşımıza yavaş yavaş çıkarken, şu veya bu nedenle AKP'ye oy veren milletimizin yansı, acaba "Vay bee, biz işin bu yönünü, bu olacakları hiç düşünmemiştik" diyecek mi, demeyecek mi!
insan bazı şeyleri yazarken utanıyor. Ben de bazı ülke gerçeklerini yazarken utanıyorum, 'Böyle mi olacaktı' diyorum.
|