Yazar ve siyasetçi Kemal Burkay, 'Bir değişim olduğu belli. Benim buraya gelmemden de belli. Benim durumum sembolik de olsa bir değişimi gösteriyor. Ama bu değişim henüz iklimin Akdeniz olduğunu, artık ortamın süt liman olduğunu göstermiyor' dedi
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile yazar ve siyasetçi Kemal Burkay'ın AB Bakanlığı Ortaköy Ofisi'nde basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Burkay, bu görüşmenin yurt içinde bir bakan ile yaptığı ilk görüşme olduğunu ifade etti. Son günlerde dönüşü hakkında heyecanlı olup olmadığını sorduklarını aktaran Burkay, “Pek heyecanlı olup olmadığımın farkında değildim, ama giderek heyecanlanıyorum. Yani yurt içine geldiğim zaman gördüğüm iyi karşılama, yöneticilerin iyi niyeti ve çabası ve yine Sayın Bakan Bey'in bu ziyarete olanak vermesi, medyanın ilgisi için teşekkür ediyorum” dedi.
Burkay, medyanın ilgisinin dönüşünde kendisini cesaretlendiren önemli etkenlerden olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Medyanın bazı kesimleri son yıllar içerisinde benim görüşlerimi yansıtmak için katkıda bulundular. Bunun için de teşekkür ediyorum. Sayın Bakan Egemen Bey genç, gerçekten yetenekli bir insan. Kendisi ile bugün burada yüz yüze tanışmaktan memnunum. Benim görüşlerimi öteden beri biliyorsunuz. Yıllardır savunduğum görüşler...Yurt içerisine dönerken de söylediğim buydu. Yurt dışında neyi savunuyorsam, yurt içinde de onları savunuyorum. Bu görüşler öyle sanıyorum ki toplumumuzun, ülkemizin geldiği aşamaya denk düşen görüşlerdir.”
“ŞİDDETİN ÇÖZÜM OLACAĞINA HİÇ İNANMADIM”
Siyasal yaşamı boyunca hep barışçıl yöntemleri savunduğunu aktaran Burkay, hep halka güvendiğini, şiddetin bir çözüm olacağına hiç inanmadığını vurguladı.
Burkay, şunları kaydetti:
“Gerek sol, gerek Kürt hareketi mücadelesini barışçıl yöntemlerle sürdürseydi, belki bugün daha iyi bir noktada olurduk. Tabii ülkenin giderek şiddet sarmalına girmesi ve o yaşanan acılı olaylar salt sol kesimin ya da Kürt hareketinin belli kesimlerinin hatalarına bağlanamaz. Karşılıklı olarak yapılan yanlışlıkların bunda çok büyük bir etkisi var. Baskılar, o dönemde devletin hoşgörüsüz olması ve sol ile Kürt hareketleri bakımından da yeterince hoşgörülü ve demokratik davranılmaması, bir bakıma etki tepki oldu. Sonuçta şiddet şiddeti doğurdu.”
Kemal Burkay, 1977 yılında çıkardıkları Kürtçe gazete Kırca Welat'ın basılmasına izin verilmediğini, ancak kendilerinin direnerek gazeteyi çıkardıklarını anlattı. Daha sonra gazetenin toplatıldığını ifade eden Burkay, “Biz gerek Lozan Antlaşması'ndan, gerek mevcut yasalardan dolayı buna hakkımız olduğunu düşündük. Düşünün sistem o zaman Kürtçe çıkan bir gazeteye tahammül edemiyordu” dedi.
Baskının karşıt baskıları oluşturduğunu vurgulayan Burkay, bunların sonucunda Türkiye'nin acı veren, çatışmalı bir sürecin içinden geçtiğini, şimdi ise gerek devlet katında, gerek sivil hükümetler, gerekse Kürtlerin her kesiminde sorunların şiddet ile çözülemeyeceği anlayışı ağır bastığını anlattı. Barış yoluyla, diyalog yoluyla sorunları çözmenin, silahları susturmanın önem taşıdığına vurgu yapan Burkay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben inanıyorum ki silahların susması, çatışmaların durması diyalog ortamını ve çözümü güçlendirebilecektir. Çünkü öteden beri savaşa, çatışmaya koşullanmış kişiler (her iki kesimde de böyleleri var) bunlar sürecin, siyasetin normalleşmesini her seferinde önlemeye çalışıyorlar. Olumlu adımlar atıldığı zaman hemen bir takım provokasyonlar patlak veriyor. 1993 Özal dönemindeki durum bunun kanıtı. AK Parti hükümetinin başlattığı reformlar konusunda da benzer tepkilerle karşılaştık. Bunları aşabilmek için kararlı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Hükümetim bu konuda daha cesur ve kararlı olmasını ve bizim olumlu her adıma destek vermemiz gerektiğini düşünüyorum.”
“HENÜZ İKLİM AKDENİZ DEĞİL”
Tek sorunun Kürt sorunu olmadığını, ancak Kürt sorununun Türkiye'nin en büyük sorunu olduğunu ifade eden Burkay, bu sorunun çözülmeden Türkiye'nin düze çıkmasının zor olduğunun altını çizdi. “Ben Türkiye'nin sorunları çözerek Avrupa Birliğine girmesinden hep yana oldum. Bu yöndeki iradeyi ben şahsen her zaman destekledim” diyen Burkay, artık akan kanın durdurulması ve bunun için herkesin elinden gelen katkıyı yapması gerektiğini belirtti.
Burkay, “İster asker olsun, ister dağdaki silahlı PKK elamanı olsun, Kürtler olsun yitirilen her can acı veriyor bana. Öyle sanıyorum ki çözüme yaklaştığımız, düze çıkmaya çalıştığımız bir dönemde bunlar çok daha acılı olur. Ben kendi payıma bir aydın ve yazar olarak kendi katkılarımı sunmaya çalışırım” dedi. Bir gazetecinin “İklim gerçekten değişmiş mi?” şeklindeki sorusunu da Burkay, şöyle cevapladı:
“Bir değişim olduğu belli. Benim buraya gelmemden de belli. Bu kanımca önemlidir. Benim durumum sembolik de olsa bir değişimi gösteriyor. Ama bu değişim henüz iklimin Akdeniz olduğunu, artık ortamın süt liman olduğunu göstermiyor. Ne yazık ki hala yaşadığımız ciddi sorunlar var. Hala bu yumuşama sürecini sabote etmek isteyen içeride veya dışarıda unsurlar var. Silvan eylemi acı veren olaylardan sonuncusudur. Ama bizim işimiz kararlı olmak, bu engelleri ve tuzakları aşmaktır. Bunu başarabilirsek belki 6 ay belki 1 sene sonra gerçekten Akdeniz iklimi bütünü ile gelir. Şu anda şubat, mart havalarını yaşıyoruz. Süreç sancılı olacak, biraz sürecek ama sonunda da Akdeniz olacak.” Avrupa Türk Demokratlar Birliği yöneticilerinin de katıldığı basın toplantısı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi
|