YAŞ’ta tutuklu muvazzaf subaylar terfi de ettirilmeyecek, emekli de. Tutuklu generallerin durumu, yargı
sürecinin sonuna kadar dondurulacak. Koşaner ise o komutanların tutuksuz yargılanmaları yönündeki ısrarlı talebine karşılık bulamadığı için görevinden ayrıldı
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) bugün başladığı çalışmalarını 4 Ağustos Perşembe günü tamamlayacak. Toplantıyı, aynı geçen yılki (2010 yaz şurası) gibi ‘kritik’ yapan, terfi sırasında olup, cezaevinde tutuklu bulunan general-amiral ve kurmay albayların durumu. Kamuoyundaki genel kanı, hükümetin bu personeli emekliye sevk edeceği ve askerlerin de buna karşı çıktığı yönünde. Işık Koşaner ile üç kuvvet komutanının da işte bu nedenle görevi bıraktıkları...
Oysa ‘gerçek’ bu değil.
Terfi de yok, emeklilik de
Ankara’daki güvenilir kaynaklar, “Yasalar ne diyorsa o yapılacak” diyor. Yani, bu YAŞ toplantısında, tutuklu muvazzaf subaylar terfi de ettirilmeyecek, emekli de.
Mevcut yasal mevzuatta da belirtildiği gibi, ‘tutuklu’ bulunan askeri personelin durumu, yargı sürecinin sonuna kadar ‘dondurulacak’.
Hükümet, bu konuda çok net.
Medyanın büyük bölümünde iddia edilenin ve dolayısıyla kamuoyundaki hakim görüşün aksine, hükümet, bu subayların kanun maddesine rağmen emekli edilmesi gibi bir düşünceye sahip değil, hiç de olmadı.
Asker ne istiyordu?
Pekiyi hükümetin ‘tutuklu komutanları emekliye sevk etmek’ gibi bir niyeti yoksa, Işık Koşaner (ve üç kuvvet komutanı) neden (emekliliğini istemek yoluyla) istifa etti?
Bu sorunun yanıtına ulaşmak için önce askerin, uzun süredir seslendirdiği düşüncesini aktarmak gerekiyor.
Silahlı Kuvvetler’in komuta kademesi yasal platformlarda, sivil muhataplarına ilk günden beri - mealen - şunları söyleye geldi:
“Eğer TSK mensupları içinde suç işlemiş olanlar varsa, bunların hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını ilk önce biz isteriz çünkü kurumun zarar görmemesi, yıpranmaması esastır. Ancak, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, personelimize reva görülen muamelenin aşağılayıcı olduğunu görmekte ve bundan ciddi bir rahatsızlık duymaktayız.
Uygulanan yöntemler ve üslubun, sadece bu insanların ve ailelerinin değil, TSK’nin saygınlığına da gölge düşürdüğü kanaatindeyiz. Bununla birlikte, tutuklu bulunduğu için terfi edemeyen ve atamaları yapılamayan general-amiral ve kurmay albayların sayı ve pozisyonları, TSK’nin emir-komuta zincirinde ve gücünde zafiyete yol açmaktadır. Tutukluluk halinin devamına gerekçe gösterilen, ‘kaçma ve delilleri karartma şüphesi’ inandırıcı değildir. Ordunun, dolayısıyla devlet yönetiminin bu seviyelerine kadar yükselmiş bu insanların kaçacağına inanmak gerçekçi değildir. Delillerin de geçen süre içinde tamamiyle toplanmış olduğunu düşünmekteyiz. Dolayısıyla, beklentimiz, söz konusu personelin yargılanmaması değil, tutuksuz olarak yargılanmasıdır.“
Hükümet ne diyordu?
TSK yönetiminin yukarıdaki düşünce, görüş, beklenti ve talepleri karşısında, hükümetin tavrı da gayet netti. Sivil iradenin, her düzeyde, askeri muhataplarına verdiği yanıt, “Demokratikleşme sürecini konsolide etmekte olan Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ilkesinin tavizsiz uygulanması” anlayışına vurgu yapıyordu. Yani hükümet, askere - yine mealen - şu yanıtı veriyordu:
“Demokrasi anlayışımız ve Türkiye’nin geldiği nokta itibariyle, (yasama - yürütme - yargı) erkler ayrılığı ilkesi hayati ve vazgeçilmezdir. Yürütmenin, siviller için de aynen geçerli olduğu gibi, söz konusu askeri personel hakkında devam etmekte olan yargı sürecine, bağımsız yargıya müdahale etmesi beklenemez ve mümkün de değildir.”
Koşaner neden istifa etti?
Hükümetin bu yanıtı, asker için tatmin edici olmadı. TSK’nin komuta kademesine hakim görüş - yine mealen - şuydu:
“Yargı elbette bağımsızdır ama o bağımsız yargının kararlarına dayanak oluşturan yasaları, yürütmenin belirleyici olduğu yasama şekillendirir. Dolayısıyla, eğer hükümet isterse, Meclis’ten, tutuklu komutanların tutuksuz yargılanmasına olanak tanıyacak yasal düzenlemeleri hayata geçirebilir. Anayasa değişikliği de bu durumun son ve somut örneğidir.”
Işık Koşaner’i istifaya götüren sürecin özeti işte buydu. Genelkurmay’ın (gerçekleşmeyen) isteği; komutanların tutuksuz yargılanması, böylece terfi edebilmeleri ve uygun görülen görevlere atanabilmeleriydi. Bu ‘gerçek’ aslında, Koşaner’in TSK personeline veda mesajının satır aralarında da gizli.
Kamuoyundaki genel kanaatin aksine Koşaner, tutuklu silah arkadaşlarının emekliye sevk edilmelerini engellemek isteyip bunu başaramadığından değil, o komutanların tutuksuz yargılanmaları yönündeki ısrarlı talebine karşılık bulamadığı için görevinden ayrıldı.
‘Kara ve Hava’da durum
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, istifa eden Erdal Ceylanoğlu’ndan sonra en kıdemli orgeneral olan Saldıray Berk’in de, kıdem sırasında Berk’ten sonra gelen Aslan Güner’in de atanmayacağı kesin görünüyor. Kara Kuvvetleri Komutanı ya Hayri Kıvrıkoğlu olacak ya da Servet Yörük. Görünen o.
Bu durumda, YAŞ kararlarının açıklanmasının ardından, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in de istifa edeceği (emekliliğini isteyeceği) çok kuvvetli bir olasılık olarak seslendiriliyor.
Hava’da ise (Hasan Aksay’ın ayrılması, Org. Bilgin Balanlı ile Korgeneraller Korcan Polatsü ve Ziya Güler’in de tutuklu bulunmaları sebebiyle) Korg. Mehmet Erten’in orgeneralliğe terfi ettirilerek Hava Kuvvetleri Komutanı olması kesin gibi. Korg. Erten hakkında medyada dezavantaj olarak yer alan (muharip görev yapmamış olması ya da yıllar önce alkolizm tedavisi gördüğü gibi) haberlerin bu atamaya engel olmayacağı belirtiliyor.
İşte veda mektubundaki o bölümler
Emekli Orgeneral Işık Koşaner veda mesajındaki şu bölümleri, yukarıdaki bilgiler ışığında bir kez daha okumak gerekiyor:
“Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, birçok hukukçunun da ifade ettiği gibi, mümkün değildir. Bu durum, birçok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır. Haklarında henüz hiçbir kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu bulunan 14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tehdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura‘da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.”
Koşaner’in veda mesajından, yaşanan sürecin kanıtı niteliğindeki bir başka bölüm de şu:
“Yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması, Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkanını ortadan kaldırmıştır.”
2 + 4 yıl söylentisi
Işık Koşaner görevi bırakmasa, Orgeneral Necdet Özel 2013 - 2017 döneminde oturacaktı Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna.
Koşaner’in ayrılışıyla, Özel, iki yıl erken devraldı ordunun komutasını.
Kulislere dün bir söylenti yayıldı. “Özel bu görevi, Koşaner’den kalan ilk iki yıl vekaleten yürütecek, ardından, beklendiği gibi 2013 - 17 döneminde de asaleten genelkurmay başkanlığına devam edecek“ şeklinde.
Bu söylenti, sivil - asker hiçbir yetkili tarafından ‘gerçekçi’ bulunmadı.
Hem hükümet çevreleri hem de askeri kaynaklar, “Gündemde böyle bir düşünce ya da plan yok“ dedi.
Hükümete yakın kaynaklar, “Biz Türkiye’de her alanda normalleşmeyi hedeflerken, böyle zorlama ve normal dışı bir yolu neden düşünelim? Böyle bir durum söz konusu bile değil“ değerlendirmesini yaptı.
Askeri kaynaklar da, “Hükümet eğer Org. Özel ile altı yıl boyunca çalışmak isterse, bunu dört yıllık görev süresinin sonunda, iki yıl boyunca ‘uzatma’ formülüyle hayata geçirebilir. Necdet Özel 67 yaşını 2017’de dolduracağından bu mümkün. Dolayısıyla ilk iki yılı vekil olarak geçirmesini düşünmek anlamsız. Ayrıca, vekalet formülünü zaten ilk başta, Özel Paşa‘nın kendisi kabul etmez“ görüşü dile getirdi.
‘Büyük kararname’ tabir edilen, “Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı’na atanmasını öngören Bakanlar Kurulu kararnamesi”nin imzalarının tamamlandığı ve Cumhurbaşkanlığı’na gönderildiği haberi de zaten ‘2 + 4 formülü‘nün, ‘fantastik bir söylenti‘den ibaret kaldığının kanıtı.
‘4 + 2 formülü’nün uygulanıp uygulanmayacağı ise ancak 2015 Ağustos’unda görülebilecek.
|