CHP’de olağanüstü kurultayın ayak sesleri duyuluyor.
Kurultay kulislerinden önce, Yeni CHP’nin başarılı olup olmadığına dair birkaç şey söyleyelim.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa gelmesiyle birlikte, CHP’nin hem söylemleri hem de kadroları değişmişti.
Ne için?
İktidar olmak için…
Seçim öncesi hangi CHP’liyle konuştuysak, partinin ilk kez iktidar modeli ortaya koyduğunu öne sürüyordu.
Ayrıca, CHP’nin ilk kez sadece muhalefet yapmakla kalmayıp, çözüm getirdiğini de ekliyorlardı.
Sandıklar açıldığındaysa, Yeni CHP’nin başarılı olmadığı ortaya çıktı.
Bir televizyon kanalında izlediğim Sözcü gazetesi yazarı Hakan Bayrakçı, nefis bir analiz yaptı ve Yeni CHP’cilere şunu sordu:
Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi?
Bu söz her şeyi özetliyor…
Bir de rakamlarla CHP’nin başarılı olup olmadığına bakalım…
2007 genel seçiminde CHP ile AKP arasında 26 puan fark vardı.
2011 genel seçiminde iki parti arasındaki fark 25 puan…
Soruyorum, başarı bunun neredesinde?
Kılıçdaroğlu, 3,5 milyon yeni seçmen kazandıklarını iddia etti.
Oysa ki seçmen sayısı bir önceki genel seçimlere göre yaklaşık 10 milyon arttı.
Gelelim kurultay kulislerine…
Dün, Mesut Değer ve Canan Arıtman, başarısız buldukları Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet etti.
Ankara’dan gelen bilgilere göre, Baykal ve Sav ekibi, olağanüstü kurultay girişimine destek veriyor.
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nun tasfiye ettiği yapıların tümü düğmeye bastı.
Peki kurultay olur mu?
Örgütlere hakim olan il ve ilçe başkanlarının önemli bir bölümü milletvekili adayı gösterilmedi.
Kuvvetle ihtimal, tasfiyeye uğrayanlar, kurultay toplayarak hesaplaşmaya yoluna gidecek.
Bu nedenle, kurultay girişimine destek verecekler.
Ayrıca, parti içinde var olan ideolojik ayrışmalar da, muhaliflerin bir başka gerekçesi.
Özetle, CHP’de asıl şimdi kılıçlar çekiliyor.
------------------
Demokrat Parti’ye dair
Demokrat Parti için, ‘misyonunu tamamladı’ diye yazdığımızda, bu partinin yöneticilerinden tepki almıştık.
İşte durum ortada…
3 Kasım 2002’den bu güne kadar istikrarlı bir şekilde eriyen DP, 12 Haziran’da yüzde 1’i bile bulamadı.
DP’li yöneticilerin son hatası, Haydar Baş liderliğindeki BTP ile ittifak yapmasıydı.
İdeolojisi, örgüt yapısı ve seçmen kitlesi bakımından bu iki parti arasında çok ciddi farklar vardı.
Diyelim ki BTP ile oyları yükseltmek için ittifak yapıldı…
İki partinin oy oranının yüzde 1’i bile bulmaması, bu hesabın da yanlış yapıldığını ortaya koymuyor mu?
Yani, ittifak oy getirmedi aksine götürdü.
DP, misyonunu tamamladı ama bir siyasetçi var ki yılmıyor.
GİK Üyesi Füsun Yaşar, neredeyse partinin her kademesinde çalışmış bir isim.
Son olarak, partinin dip yaptığı bir dönemde, üst düzey bir görev yürüttü ve Bursa’daki seçim kampanyasının öncülüğünü yaptı.
Siyasetçiler, genellikle seçimden önce gazetecileri ağırlar.
Ancak Yaşar, ezber bozarak, seçim sonrası meslektaşlarımızla bir araya gelerek, hem teşekkür etti hem de seçimi değerlendirdi.
Bir tespitini not ettim Yaşar’ın:
Merkez sağ oylar bu seçimde de AKP’ye gitti. Seçmenimizin CHP’ye destek vereceğine dair algı bizi çok etkiledi. Oysa ki merkez sağ taban, CHP’ye değil AKP’ye oy verdi. Tabanımız, asla, ana dilden ve yerel özerklikten söz eden bir CHP’ye oy vermez.
Yaşar’ın bu sözleri, merkez sağ açılımı yapmaya çalışan Kılıçdaroğlu politikasının tutmadığını ortaya koyuyor.
--------------------
Tuluyhan Uğurlu’nun açıklaması
Seçim öncesi kaleme aldığımız bir yazımızda, ünlü sanatçı Tuluyhan Uğurlu’nun Cumhuriyet Güç Birliği adaylarına destek verdiğini belirtmiştik.
Bu gelişmeyi, Uğurlu’nun Aydınlık’ta çıkan bir haberine dayandırmıştık.
Ne var ki Uğurlu, elektronik posta kutuma yolladığı açıklamayla, Cumhuriyet Güç Birliği adaylarını desteklemediğini söylüyor.
Uğurlu’nun açıklaması üzerine, Aydınlık gazetesiyle görüşerek, durumu bildirdim.
“Haberimiz, kesinlikle doğrudur. Ancak seçim sonrası, iktidar olan partiler dikkate alınır. Uğurlu’nun haberi reddetmesinin nedeni de bu olabilir” dediler.
Bu noktada, Uğurlu’nun kendisiyle ilgili çıkan haberi tekzip etmediğini de hatırlatalım.
Her şeye rağmen, Uğurlu’nun açıklamasını aynen aktarıyorum:
Sayın Mustafa Özdal…
Mayıs ayı içindeki yoğun konser programlarım arasında ne yazık ki, Türkiye gündeminden uzak kalıp, gazeteleri okumakta geç kalmışım. Cumhuriyet Güç Birliği destekçileri arasında adımın geçtiğini daha dün fark ettim ve internette arama yaparken sizin yazınıza rastladım. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi benim dünya görüşüme tamamen zıt olan Cumhuriyet Güç Birliği ile hiçbir ilgim yoktur. Bugüne kadar kendi yolunda yürüyen ve hiçbir politik çizgiye girmeden sanatını icra eden bir sanatçı olarak adımın inanmadığım ve desteklemediğim bir grubun içinde yer alması beni son derece üzmüş bulunmaktadır. Bu konuyu okurlarınıza duyurmanız beni biraz olsun rahatlatacaktır.
|