MHP'den eski CHP'lilere şükran!..

15 Haziran 2011 Çarşamba, 08:35

Memduh BAYRAKTAROĞLU/İnternet Haber

Sav'ı aldık sağımıza , Özyürek'i solumuza, taktık Öymen’i kolumuza… yönlendirdiler ulusalcı CHP’lileri, biz kaptık milletvekilleri… Baraj sorunumuz kalmadı, partimizin içi yanmadı… Sağ olasın Eski CHP…
İmza: MHP Genel Merkezi…

Nasıl zengin olmuş?..

Ülkenin en varlıklı işadamlarından biriydi. Çok ünlü bir gazeteciyle söyleşi yapıyordu. Gazeteci sordu:
"Nasıl zengin oldunuz anlatır mısınız?"
"Bir dolarım vardı elimde" diye başladı anlatmaya. "Onunla bir kilo elma aldım. Güzelce sildim parlattım, iki dolara sattım. İki dolarla iki kilo elma aldım. Güzelce sildim parlattım, dört dolara sattım. Dört dolarla dört kilo elma aldım. Güzelce sildim parlattım, Sekiz dolara sattım. Sekiz dolarla sekiz kilo elma aldım. Güzelce sildim parlattım...."
Gazeteci baktı ki elma alım satımı uzuyor sıkıldı ve nazikçe araya girip sordu:
"Yani elma alıp satarak mı kazandınız bu kadar serveti?"
İşadamı purosundan bir nefes çekip havaya savurduktan sonra cevap verdi...
"Ben elma işiyle uğraşırken bir telgraf aldım... Hiç evlenmemiş amcamın avukatından geliyordu... Zavallı amcacığım ölmüştü... Ve milyonlarca Dolarlık servetini de bana bırakmıştı"...


Abdüllatif Şener 70 bin km yol gitmiş, 15 kilo vermiş, seçilememiş...
Yapacağı ilk işi açıklamış…
Barrington Moore’un "Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri" isimli kitabını okuyacakmış…
Ondan sonra da bir spor salonu açıp, "İki ayda 15 kilo nasıl verilir?" sorusunu cevaplasın…
Aldığı oy sayısından fazla müşterisi olur...

Televizyon ekranlarında koca koca insanlar çıkmışlar; Ak Parti'nin seçim başarısını kendi pencerelerinden analiz ediyorlardı...
Bekledim ki içlerinden biri amcasından kalan mirasla zengin olan elmacı işadamının öyküsünü anlatsın...
Çünkü...
Muhafazakâr merkezde % 65 miras oyu ve fakat sadece iki buçuk parti var...
Tam olan partilerden daha büyük olanı ( Ak Parti) oyların % 50'sini alırken, daha küçük olanı (MHP) % 13'ünü aldı...
En küçüklerine de (SP ve HAS) % 2 kaldı...


Peki neden % 50'yi Ak Parti aldı da diğerleri yanına bile yaklaşamadı?..
Çünkü...
Ak Parti Hükümeti 9 yıllık iktidarında verdiği her sözü tuttu...
Çünkü...
80 yıldır hep açık görmeye alıştığımız 5 kara deliği (enerji, sağlık, ulaşım, eğitim, konut) kapattı...
Çünkü...
Gelecekte de bu beş kara deliğin kapanmasıyla ortaya çıkan arsaların üzerine yeni bağlar, bahçeler, nehirler, köprüler yapacağını vaat etti...
Merkezdeki seçmenin % 80'i de buna inandı...
İşte efendim bendenizin "Analiz"i...

Bir Ak Partili ile CHP’li arasında geçen konuşmadan:
CHP’li: “Çok iyi oldu çok… Halk Ak Parti’yi hem onurlandırdı ama hem de milletvekili sayısını 330’un altına düşürerek ‘Yeni Anayasa için muhalefetle uzlaş’ mesajı verdi”…
Ak Partili: “Göreceksin; Ak Parti 331 milletvekilini tamamlamak için muhalefetten en az 5 milletvekili transfer edecek”.
CHP’li: “Ne yani; ‘mecliste kumar borcu olan en az beş muhalefet milletvekili var’ demek mi istiyorsun?”




“Kinlerin hepsinden korkulmalıdır”

İtiraf ederim ki adını daha önceleri çok kere duymuş olmama rağmen büyük filozof Beydaba ve ünlü eseri “Kelile ve Dimne” ile Pınarhisar Cezaevi’nde yattığım sırada (Başbakan Erdoğan’dan yıllar önce ve cezaevi henüz çok yeniyken) tanıştım…
Zengin sayılabilecek güzel bir kütüphanemiz vardı…


Günlerimi kütüphanede geçiriyordum. Cezaevi savcısının izniyle daktilomu da yanıma almış bir yandan okuyor, diğer yandan yazıyordum…
Kelile ve Dimne elimden düşmüyordu…

21. yüzyıl felsefesi; zengin olmayı istemek, bunun yollarını aramak, 'vatan için ölmek' yerine 'para için yaşamak' olacaktır…
Bu felsefeye uyan ayakta kalacak; uymayan göçüp gidecektir...
Türkiye deki "değişim" toplumu o felsefeye göre dizayn etmek üzere programlanmıştır...
Bu kadar basit...


Görüyordum ki Sadii Şirazi’nin de Mevlâna’nın da ilham kaynağı ve hatta “akıl hocası” idi Beydaba…
Sadii Şirazi Bostan ve Gülistan’da, Mevlâna ise Mesnevi’de Beydaba’nın öykülerini anlatıp “ders” veriyorlardı…
Okuyanlar hatırlayacaklardır.
Kelile doğruluğu, dürüstlüğü, temiz ahlâkı temsil eden bir Çakaldı…
Dimne isimli çakal ise yalanın, dolanın, fesadın timsaliydi…
Eserin yazılış amacı; dönemin acımasız Hint İmparatoru Depşelem’e öğütler vermekti…
Meselâ şöyle diyordu Beydaba:
“Duygusallığını yenmeyi bilemeyen, kinini unutamayan, aklıyla o kini yok edemeyen hükümdardan hayır gelmez…”
Bir başka seferinde; “Kinlerin hepsinden korkulmalıdır” öğüdünü veriyordu…
Ve bir diğer tavsiyesinde şunları söylüyordu:
“Küllenmiş ateş eşelenip üflendiğinde nasıl yeniden alevleniyorsa; üstü örtülmüş kinler de parlamak için bahane ararlar…”
İçinizden bazıları; “üzerinden neredeyse 2200 yıl geçmiş bir adamın tavsiyeleri günümüze ne kadar uyar ki?” diye düşünebilir…
Ama…
Bir de şunu hatırlasınlar…
Hz. Adem ve Hz. Havva’dan bu yana değişenin sadece teknoloji olduğunu; "ruh" dediğimiz enerjinin ise yasak ayvayı yediği için cennetten kovulan ilk insandan bu yana hiç değişmediğini…
Yani…
İnsan, insandır…
Ha 2000 yıl önce ha bugün…