Ülkemizde, “kadına yönelik şiddet” dur durak bilmiyor! Daha dün, eşi tarafından tek edilen 21 yaşındaki bir çocuk annesi Ceylan Soysal, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde, “aile meclisi”nin kararıyla, babaevinde, öz kardeşi tarafından tabancayla vurularak öldürüldü… Buna “töre cinayeti” denilse de, bunun adı “katliam”dır!
Türkiye’de yıllardır “kadın katliamı” yapılır! Dünyada gören, duyan, tepki koyan yok! Var da, ülkeye yansıması mı engelleniyor, haberimiz olmuyor?!
….
Ceylan Soysal’ın katledildiği haberinin internet basınında yayınlandığı gün, yani dün, “Dayağa elektronik kelepçeli önlem” başlıklı haber de yer aldı.
Haberde, “Hemen her gün bir kadının eş dayağı nedeniyle yaşamını yitirmesi üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı harekete geçti. Bakan Fatma Şahin, eşine şiddet uygulayan ve evden uzaklaştırma cezası alan erkeğin ‘elektronik kelepçeli teknik izleme sistemi’ ile takip edileceğini açıkladı” deniyordu… Haberin “Ailenin Korunmasına Dair Kanunla ilgili taslak bir çalışmayı henüz tamamladıklarını belirten Bakan Şahin, insanların zihninde özellikle Ayşe Paşalı cinayetinde olduğu gibi 'Neden devlet koruyamadı' sorusunu ortadan kaldırmak olduğunu söyledi” paragrafını da sizlerle paylaşmalıyım.
Bakan Şahin’in çalışmasının, “Türkiye’deki kadın katliamı”na “çözüm” olacağına inanmıyorum. Korkarım ki, iyice azgınlaştıracak!..
Sorum, toplumsaldır, kültüreldir… Kadına bakışı “iç açıcı” olmayan AKP’nin ve AKP iktidarının, “kadın katliamı”na, “kadına şiddet”e bu temellerden bakması olanaksız! Çünkü “kendi gerçekleri”yle karşılaşacaklar!..
….
“Kadın katliamı”na tıpa tıplık içeren “Kadına şiddet”le ilgili bir haber de gene dün yazılı basınımızın en çok satan gazetelerinden Sözcü’de vardı.
Sözcü Gazetesi, Ankara Temsilcisi deneyimli gazeteci Saygı Öztürk’ün imzasını taşıyan haberi, manşetten vermişti. Üst başlığı, “Böylesi ne duyuldu, ne görüldü. Tayin değil sanki ceza” olan haberine, büyük harflerle “Vicdansız tayin” sözcüklerini manşet seçmişti.
Haber özetle şöyleydi:
“Albay Dursun Çiçek, ‘İrtica Eylem Planını’nı hazırladığı iddiasıyla 16 ay önce tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi olarak gösterilen delillerin ‘düzmece’ olduğunu iddia etti, defalarca tahliye istedi ama tahliye edilmedi. Albay Çiçek'in eşi Gülsen Çiçek ise 30 yıllık bankacı.
Bir kamu bankası olan Ziraat Bankası'nda 7 yıldır müdürlük görevini yürütüyor. Eşinin duruşmasından önce bankanın Ankara Yenişehir'de bulunan en büyük şubesinin müdürlüğünü yürütüyordu. Eşinin tutuklanmasının ardından, büyük şubeden alınıp Ankara'nın Ümitköy semtinde bulunan daha küçük bir şubenin müdürlüğüne getirildi. Hasdal Askeri Cezaevi'nde tutulan eşini ancak hafta sonları ziyaret edebilen Gülsen Çiçek, maddi olanaklarının kısıtlı olması ve hafta sonu gidip-gelme zorlukları nedeniyle İstanbul'da bir bankaya atanması için dilekçe verdi. Gülsen Çiçek, İstanbul'a atanmayı beklerken, tayin emri de geldi. Ancak, o İstanbul'a atanacağını beklerken, İstanbul'a 1428 kilometre uzaklıkta bulunan, Ardahan'ın küçük ilçelerinden Hanak'daki banka şubesine müdür olarak atandığım öğrendi. Bir yanlışlık olup olmadığını öğrenmek istedi. ‘Bir yanlışlık yok. Deneyimli ve başarılı banka müdürümüz olduğunuz için sizi Ardahan-Hanak Şubesi'ne müdür olarak atadık’ dediler. Gülsen Çiçek, aldığı bu yanıtla yıkıldı…”
Bu “yapılan”, kadına yönelik şiddet, linç, katliam değil de nedir?!. Başka nasıl tanımlayacağız?!.
İstanbul istemine karşın Ardahan’ın Hanak ilçesine “tayin” kararı veren, “Bir yanlışlık yok. Deneyimli ve başarılı banka müdürümüz olduğunuz için sizi Ardahan-Hanak Şubesi'ne müdür olarak atadık” sözünü de eden bankanın yöneticileri “elektronik kelepçe”yi hak etmiyorlar mı?!.
Hak ediyorlar! Ama umutlanmayın!.. Hiçbirinin ayak bileklerine elektronik kelepçe takılmayacak! Onlar, kendilerinden bekleneni yapmışlar!..
Ürkütücü olan da bu!.. Birileri “durumdan vazife” çıkaracak, yalakalığın eşdeğerini “hayasız”ca yaşama geçirecek, canlar yakacak!..
Kraldan çok kral kesilenlerin “krallıkları”nın önüne geçilmezse, toplumda derin ayrışmalar olacak!..
Umutlu değilim ama… Gene de önereceğim: Ailenin Korunmasına Dair Yasa ile ilgili “taslak çalışması”nı tamamlayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Fatma Şahin, işe, tutuklu Albay Dursun Çiçek’in, kendine özgü haklı gerekçelerinden ötürü Ankara’dan İstanbul’a tayinini isteyen bankacı eşi Gülsen Çiçek’i, 1428 kilometre daha uzağa “tayin eden” banka yöneticilerinin ayak bileklerine “elektronik kelepçe” takmakla başlamalıdır!..
Aksi halde… Kötü örnek, veba gibi yayılacak!..
|