Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, 61. hükümet programını yazılı bir açıklamayla değerlendirdi. AKP’nin geçmiş 9 yılın devamı olacak bir programla yola devam edeceğine dikkat çeken Gürkan, yeni anayasa hazırlıkları konusunda değerlendirmelerde bulundu. Gürkan, “Elbette demokratik, halkçı, kurucu halk meclisi marifetiyle yapılacak bir Anayasa temel ihtiyaçtır. Ancak, yapılması düşünülen anayasa ile tamamen liberal, sadece kişisel hak ve özgürlükleri koruma adına toplumsal dayanışma mekanizmalarının lağvedileceği, uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına cevap verecek bir düzenleme hedeflenmektedir” dedi.
KÜRT SORUNU ‘GÜVENLİK’ ÇEMBERİNDE
Başbakan Erdoğan’ın “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı” sözlerine atıfta bulunan Gürkan, “ İleri demokrasi adına yapılanlar yapacaklarının teminatı ise bundan sonrası için daha çok insan hak ihlali, baskı ve terör olacağı kesindir” dedi. Gürkan, her fırsatta “Millet iradesinden dem vuran” AKP’nin, muhalefete karşı süren operasyonlar, Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve tutuklu vekillerin tutukluluk hallerinin devam etmesi karşısında çözüm yerine, gerilim üreten bir tutum aldığını kaydetti.
Ülkenin en temel sorunlarından birisi olan Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda hükümet programında somut bir öneri bulunmadığı ifade eden Gürkan, meseleyi bir güvenlik sorunu olarak gören yaklaşımın hükümet programında da sürdüğüne dikkat çekti.
‘KRİZİN SOLUĞU ENSEMİZDE’
Selma Gürkan, hükümetin istikrar söylemine dair de “İstikrarın bu ülkenin işçileri, emekçi halkı için ne anlama geldiğini görmek gerekir. İstikrar ve büyüme adına halka kalan, torunlarına bile devredeceği borç yükü, intihara sürükleyen bankalara borçlanma, işsizlik ve daha çok yoksulluk olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. İthal yatırım mallarına dayanan istikrarsız büyüme sürecinin döviz açığına yol açtığını belirten Gürkan, bu durumun sürdürülebilmesi için uygulanan düşük kur politikasının, ithalatı ve cari açığı daha da arttıran bir kısır döngüye yol açtığına dikkat çekti. Gürkan, bu gelişmeleri “Türkiye’nin krizin soluğunu ensesinde hissettiği bir döneme girdiğinin göstergesi” olarak nitelendirdi.
‘YOKSULLUĞU ÇÖZMÜYOR, KULLANIYORLAR’
EMEP Genel Başkanı Gürkan, hükümetin işsizlik ve yoksulluğun kalıcı çözümü yerine, “yoksulluğun yönetimi”ni kendine amaç edindiğini dile getirdi. AKP’nin sosyal ödemelerle halkı sadaka kültürüne mahkum etmek istediğini kaydeden Gürkan, “Yeni dönemde de sosyal patlamaların önüne geçmek için Dünya Bankası gibi kurumların fonları ve işsizlik başta olmak üzere sosyal sigorta fonlarının yoksulluğun yönetimi için kullanılacağını görmekteyiz” dedi.
Gürkan, AKP’nin seçim propagandalarında sıkça kullandığı sağlık hizmetlerine ilişkin de değerlendirmeler yaptı. Gazetelerin 3. sayfalarının hastane hastane gezdirilen, prim ödeyemediği için hastane kapısından çevrilen hastaların haberleri ile dolu olduğuna vurgu yapan Gürkan, “Hükümet programında sağlık hizmetlerinde iyi reklam diyebileceğimiz tespitler ve taahhütler yer almaktadır. Ancak sağlık hizmetlerinde yapılmak istenenin her bir sağlık hizmetinin ticari bir bedel karşılığında verilmesi olduğunu da görmek gerekir. Sağlık alanındaki vaatlerin arka planına bakıldığında sağlıkta liberal ve piyasacı sistemin genişleyerek devam edeceği görülmektedir” dedi.
‘KADIN EVE VE ŞİDDETE MAHKUM EDİLİYOR’
Gürkan, “Kadın istihdamı için önlem alacağını söyleyen hükümetin kadından yana yaklaşımı, kadını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile aile kurumunun içine hapsetmekten öteye geçememiştir. Sosyal ödemelerin kadınlar üzerinden yapılması ile övünülürken, aslında yoksulluğun kadınlar üzerinden devam ettirildiğinin de itirafı anlamına gelmektedir. Birey olarak kadın politikalarından uzaklaşılarak sosyal politikalar ve aile içerisinde yeniden konumlandırılan kadın, her geçen gün artan şiddetin mağduru durumundadır. Her alanda kadının özgürlüğü ve eşitliğinin sağlanmadığı koşullarda, kadınlar için pozitif önlem alınmış olmayacaktır” dedi.
‘TARIM VE ÇEVRE YOK SAYILIYOR’
Gürkan, hükümetin tarım politikalarına da değindi. Çiftçinin tohum, gübre, mazot giderlerini dahi karşılayamaz duruma getirildiğini, hayvancılık yok edildiğini kaydeden Gürkan, hükümetin Türkiye’nin uluslararası gıda ve tarım tekellerinin serbest geçişi için yeni düzenlemeler yapacağı uyarısında bulundu.
Riskleri nedeniyle tüm dünyanın vazgeçme eğilimi gösterdiği nükleer santral konusunda hükümetin gösterdiği ısrarı da eleştiren Selma Gürkan, kurulacak bir nükleer santralin “Uluslararası enerji tekellerinin kâr hırslarına ülkeyi ve halkın sağlığını kurban etmek” anlamına geleceğini vurguladı. Gürkan, halkın tepkisine rağmen kâr hırsıyla kurulan HES’lerden de vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
‘DEMOKRATİK-HALKÇI ANAYASA İÇİN KURUCU MECLİS’
Gürkan şunları ifade etti: “Sonuç olarak, halk için ekonomi politikaları, Kürt sorununun eşit yurttaşlık haklarına dayalı, gönüllü birliği temelinde çözümü, ana dilinde eğitim de dahil, farklı kimlik, kültür ve inanç topluluklarının haklarını güvence altına alan, kurucu halk meclisinin yapacağı demokratik-halkçı anayasa, ayrımsız genel siyasi af, seçim barajlarının düşürülmesi, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün teminat altına alınması, gerçek laikliğin tesis edilmesi, bağımsız ve komşu ülke halklarıyla barış ve dayanışma içerisinde bir dış politika gibi temel demokratikleşme kriterlerini görev addeden bir siyasi iktidar programı halkın ihtiyacıdır. AKP hükümet programı ise halkın bu ihtiyaçlarını karşılamaktan oldukça uzaktır”.
|