Ali Usta’nın Kızı Rapunzel…

13 Ağustos 2014 Çarşamba, 10:24

Soner Yalçın /SÖZCÜ

Rapunzel…
Dünyada en çok okunan masal kahramanlarından biri; Alman Grimm kardeşler yazdı:
Yoksul bir çiftin çocuğu olarak dünyaya gelen Rapunzel; parasızlık nedeniyle yaşlı bir cadı’ya verilir. Cadı, Rapunzel’i kaçmaması için bir ormanın göbeğindeki yüksek ve merdivensiz bir kuleye kapatır. Aradan yıllar geçer; Rapunzel büyür ve uzattığı sarı saçlarını merdiven olarak kullanır…
Adı, Emine Ülker Tarhan…
Çocukluğunda ve gençliğinde yakınları ona “Rapunzel” diyordu…
“Ankara’da kuleye hapsedilen” CHP’nin çıkış yolunu dün açıkladı:
“CHP ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol seçecektir. CHP başkaları gibi olmaya çalıştı ve kaybetti. Çok üzgünüz, tercihin yanlış olduğunu söyledik, ama dışlandık…
Seçim sürecinde enerji yoktu, umut yoktu, en önemlisi gerçek yok, kurgu vardı.
Girdiğiniz ‘her kabın şeklini alacağım’ derken sanki o kaba hapsolmuştunuz. Onun yöntemlerini uyguluyordunuz. Oysa biz yıllardır bütün birikimimizle RTE gibi adamlar ve onun zihniyeti ile mücadele ediyoruz. Onun gibi olmak istemiyoruz, ona benzeyerek oy almak filan da istemiyoruz. Onun zihniyetini kullanmıyoruz, biz başka bir ruhu temsil ediyoruz. Dün de öyleydik yarın da öyle olacağız.
Bir CHP’li için önümüze çekilen duvarlar aşılacak yerlerdi ama bize alışılacak yerler olduğu söylendi. ‘İçinizdeki itiraz ruhunu tutsak edin, ehlileşin her şeye alışın her söylediğimizi yapın’ dendi…
Birden bire zuhur eden bir adayı aslında kimin önerdiğini sorgulamamız dahi yasaklandı. CHP’yi bu çaresiz hale düşürenler şimdi mutlu mu? Kendi tabanına yabancılaştırmaktan, belleğini silip, kurucusunu unutturmaya çalışmaktan, Gezi’de direnenleri terk etmekten ne kazandı?..”
Kahramanım Mustafa Kemal
Ali Usta…
Tarsuslu ayakkabıcı…
“Babam sabah 5’te kalkan; elleri şişinceye kadar çalışan bir emekçi. En önemli anılarımdan biri babamın şişmiş ve sertleşmiş ellerini sabunlu ılık suyla yıkayışım, vazelinle yumuşatışımdır. Ayakkabı yapardı. Zanaatkardı. Girit göçmeniydiler…”
Emekçi Ali Usta yoksulluğuna rağmen üç çocuğunu okuttu; biri doktor, biri İngilizce öğretmeni ve biri de hukukçu oldu.
Hukukçu olan Emine Ülker Tarhan…
İlk, orta ve liseyi Tarsus’ta okudu. Büyük bir başarıyla hep istediği Ankara Üniversitesi hukuk fakültesini kazandı. “Mustafa Kemal benim kahramanımdı, biraz onunla ilgili olabilir. ‘Mustafa Kemal’in hukuk mektebi’ derlerdi Ankara Hukuk’a. İkinci bir seçeneği hiç düşünmedim. Çok kararlıydım.”
Öğrenci yurdunda kaldı.
O yurt günlerinden beri Rapunzel’in aksine sarı saçlarını kendi kesiyor!
Ali Usta’nın kızı dün isyan etti:
“Halka umut verecek, Türkiye’yi ve sorunlarını bilen ve Erdoğan’ın Cumhuriyet’le hesaplaşmasını sonlandıracak, yolsuzluklarını yüzüne vuracak, hesap soracak bir aday çıkartılamamış olması, CHP yönetimi adına ağır bir yenilgidir.
Bir başka sorun, sol şeridin boş bırakılmasıdır. Siyaset boşluk kaldırmaz. Demirtaş’ın oy artışının da sorumlusu; solun evrensel ilkelerini, çoğulculuk, katılımcılık, eşitlik, adalet, dayanışma, emeğin önceliği, kadın hakları ve ezilenlerle ilgili bir kelam etmeyi unutan muhafazakar elitizme teslim olan bu anlayıştır. Nasıl bir halkçılıktır bu söyleyin?..”
Zor anların cesur kadını
51 yaşında…
Tam anlamıyla bir “demir leblebi…”
Herkesin korktuğu günlerdi…
AKP-Cemaat kara ittifakı sesini çıkaranı Silivri Cezaevi’ne atıyordu…
Hakimler, savcılar esir alınmak isteniyordu…
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nde tetkik hakimi olarak görev yapıyordu. Hiç korkmadı bir an tereddüt etmedi; o zor günlerde önce Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) kurucu ardından başkanı oldu.
Cemaatin kumpaslarla devleti ele geçirmek istediğini ilk haykıranlardan biriydi. Bir insanın kişiliği kritik anlardaki tavrından anlaşılır.
Yine hakikatin yanında duruyor; dün şöyle konuştu:
“CHP’nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen bu muhalefet anlayışında artık sona gelinmiştir. ‘Risk alındığı’ ifade edilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki sonucun başarısızlık olduğu görülmeli ve gereği yapılmalıdır. Tabanının beklentisi budur. Sayın genel başkan ve ekibi makamdan ayrılma ve kurultaya gitme sorumluluğunu göstermelidir.
Muhalefet olarak zayıf kaldık ve güçlü direnç hatları oluşturmadık. Bu döngü artık kırılmalıdır. Özellikle IŞİD’in sınırlarımızı zorladığı ve bunun sessizlikle izlendiği bugünlerde güçlü bir laik direncin varlığı şarttır.
Biz, kanımıza bulaştırılmak istenen ve içimizdeki direniş ruhunu yatıştıracak hiçbir sakinleştiriciyi kabul etmiyoruz. İdeolojimizin temel dayanakları üç ana kaynaktır devrimler ve altı ok,
- Sosyal demokrasinin evrensel kuralları,
- Ve Anadolu ile Trakya’nın tarihsel – felsefi birikimi.
Bunu asla unutmadan artık bu son musibetten kazanma arzusunu söküp çıkartmalıyız..”
Size sesleniyor
Emine Ülker Tarhan…
Ev işlerini kendi yapıyor…
Girit’in otlu yemeklerinde iddialı bir aşçı..
73 model sarı volkswagen otomobile biniyor…
Lisanslı basketbolcu…
Geceleri Premier Lig’de Chelsea’yi, La Liga’da Barcelona’yı izleyen futbolsever…
Kedi dostu…
Yargıtay Üyesi Mehmet Umur Tarhan ile evli…
İki kızı var; Tuğçe üniversite araştırma görevlisi; Alaz, hukuk fakültesi öğrencisi.
Emine Ülker Tarhan…
Bir Cumhuriyet kadını…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin neferi…
Sizi mücadeleye çağırıyor:
“Bu açık ve yakın tehlike karşısında, gerçek sorumluluk sahibi kurultay delegelerimizi partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz…”