İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Özgürlük sökülerek alındı

Özgürlük sökülerek alındı

17 Mart 2014 Pazartesi, 08:06

Merdan Yanardağ /YURT

Hep birlikte dinci-faşizan rejimin, Türkiye’yi bir tımarhaneye çeviren gericiliğin duvarlarını yıktıktan sonra yazdığım ilk yazı… Yeniden birlikte olduğumuz için çok mutluyum.

Bildiğiniz gibi Ergenekon tertibiyle tutuklandıktan sonra, kısa bir aranın ardından yazılarımı hapishaneden de sürdürdüm. Sadece Yurt’ta değil, Sol, Birgün ve Aydınlık gibi muhalif gazeteler ile bazı dergilerde de yazı yazmaya ve röportaj vermeye devam ettim. Kimi radyo ve televizyonlara mektuplar yazdım. Bu ülkeyi teslim almaya çalışan yeni gericiliğe karşı siyasal, ideolojik ve felsefi mücadeleyi elimden geldiği kadar yükseltmeye çalıştım.

Bütün bunları yakınlarımın, dostlarımızın ve yoldaşlarımın destekleri, paha biçilmez katkıları ve dayanışmasıyla gerçekleştirdim. Eğer istediğim kitaplar gelmeseydi, dergiler elime ulaşmasaydı, her hafta elle yazdığım yazıları sevgili dostum Avukat Umut Şimşek gelip almasaydı, bu yazıları bilgisayar ortamına aktarıp gazetelere göndermeseydi gerçekleştiremezdim.

Eğer Türkiye’nin aydınlanmacı, özgürlükçü, eşitlikçi, sol, yurtsever ve toplumcu güçlerinin mücadelesi ve dayanışması olmasıydı, ne dinci gericiliğin hapishane duvarları yıkılabilir ne de benim yazılarım sizlere ulaşabilirdi.

Eğer CHP, TKP, ÖDP, DSP, HKP, İP gibi partilerin verdiği merkezi ve kurumsal desteği; DİSK ve KESK gibi emek örgütlerinin çok değerli dayanışması; Türkiye Barolar Birliği’nin eylemli katkısı olmasaydı bu alçakça kumpastan çıkmak kolay değildi.

Eğer basın meslek örgütlerinin; başta İstanbul, İzmir ve Ankara olmak üzere Gazeteciler Cemiyetleri’nin; Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun; Gazeteciler Sendikası’nın; Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin; Yüksek Kurulu üyeliğimi koruyan Basın Konseyi’nin kararlılığı ve dar ideolojik yaklaşımları aşan dayanışması olmasa bizler özgürlüğümüze kavuşamazdık.

Eğer Muğla halkının, başta başkanı Mustafa İlker Gürkan ve Başkan Yardımcısı Leyla Bişen olmak üzere Muğla Barosu’nun, Dr. Osman Gürün’ün başkanlığındaki Muğla Belediyesi'nin, bölge milletvekillerinin, muhalif ve sol partilerin il örgütlerinin, kentte bulunan sendika ve demokratik kitle örgütlerinin dostluğu olmasaydı bu özgürlük penceresi açılamazdı.

Kurucusu olduğum ve arkadaşlarımla birlikte büyük emek vererek özveriyle önemli bir noktaya taşıdığımız Yurt Gazetesi’nin değerli okurlarının dayanışması, çalışma arkadaşlarımın hiç unutamayacağım desteği olmasa, bu yazıyı da büyük olasılıkla hapishanede hazırlıyor olacaktım.

Özgürlüğümüzü kopararak aldıktan sonra, beni hapishane kapısında neredeyse tam kadro bekleyen Muğla Barosu Yönetimine, CHP il ve ilçe örgütlerine, belediye başkan adaylarına, TKP ve İP İl Örgütlerine, Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) üyesi gençlere, Muğlalı yurtseverlere teşekkürü borç biliyorum.

Bu tablo, bana ait kişisel bir sevgi halesi değil, geleceğimizi kuracak büyük bir toplumsal ve siyasal güçtür. Bu bileşim, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracak tek sağlam temeldir.

Yalnız olmadığını hissetmek, daha da önemlisi bunu somut olarak görmek bir siyasal tutuklu, özgürlüğü elinden alınan bir aydın ve susturulmak istenen bir gazeteci için çok büyük bir direnme ve güç kaynağıdır.

Bu nedenle sadece yukarıda saydıklarım değil –ki eksik bıraktığım çok fazla kurum ve kişi olduğunu sanıyorum, lütfen beni affetsinler- Türkiye’nin ilerici, aydınlanmacı, yurtsever ve devrimci güçlerine, emekçilerine, onurlu gazetecilerine, daha kapsayıcı bir ifade ile bütün namuslu insanlarına bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

Yurt Gazetesi, benim “Keskin Kalem” imzasıyla hergün yazdığım başyazıların yerini, yani “Yurt’un Sesi” köşesini özgürlüğüme kavuşana kadar boş bıraktı. Değerli çalışma arkadaşlarım, “Kurucu Genel Yayın Yönetmenimiz Merdan Yanardağ’ın yazdığı bu köşe adalet yerini buluncaya kadar boş kalacaktır” diye ilan ettiler. Köşedeki bu duyuru –ki önemli bir protesto eylemini ifade ediyor ve bir gazetecilik ahlakını ortaya koyuyordu- düne kadar sürdürdüler. Bizim bütün Türkiye için özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi mücadelemiz hiç kuşkusuz devam edecek. Ancak bugünden itibaren artık bu duyuruyu geri çekiyoruz. Çünkü siz değerli Yurt okurlarının da büyük katkısıyla artık dışarıdayım ve görece daha özgür koşullar altında yazılarımı yazıyor olacağım.



HESAP SORMAK ARINMAKTIR

Tahliye olduktan sonra benimle yapılan röportajlarda, katıldığım radyo ve televizyon programlarında da ifede ettiğim bir durum ve önemli bir sorun hakkında burada da kısaca bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Bazı arkadaşlarımız özgürlüğüne kavuştuktan sonra intikam peşinde olmadıklarını ve kimseye kin gütmediklerini söylediler. Yine bu arkadaşlarımızdan bazıları da toplumu uzlaştıracaklarını ilan ettiler. Bu tutumu, günümüze kadar utanç verici bir şekilde AKP-Cemaat iktidarına destek veren, son dönemde kirli çamaşırları ortalığa saçılan “ana akım” medya da destekledi ve teşvik etti.

ONURSUZ UZLAŞMA BARIŞ SAĞLAMAZ

İlk bakışta karşı çıkılacak bir tutum değil elbette. Ancak ortada büyük bir tarihsel, siyasal, toplumsal ve ahlaki yanılgı var. Soru ortada duruyor; kiminle uzlaşacağız?

Bir insanın celladıyla uzlaşması mümkün mü? Sizin başınızı kesecek ya da canınızı alacak bir cellatla nerede ve hangi çizgide uzlaşacaksınız.

Sizin özgürlüğünüzü gaspeden bir despot ve diktatörle nasıl anlaşacak ve toplumu birleştireceksiniz?

Sizin bütün hak ve özgürlüklerinizi yok eden, tarihsel kazanımlarınızı ortadan kaldıran, hakaret eden, yaşam tarzınıza müdahale eden, yaşam alanlarınızı daraltan gericilikle ne adına uzlaşacaksınız. Çizgi nereden geçecek.

Bilimsel eğitimi yok eden, toplumu dinselleştiren, insan bilincini bir önceki çağın değerler dünyasına iade eden, kadını yeniden toplumda günahkâr ve ikinci sınıf insan olarak konumlandıran, köleleştiren ve çuvala sokan bir siyasallaştırılmış din (dincilik) ile hangi ortak yaşam alanları oluşturacak, nasıl ortak bir gelecek kuracaksınız.

Bütün bunlar ahlaki olarak büyük bir yalan, siyaset sosyolojisine göre de hiçbir bilimsel ve toplumsal karşılığı olmayan bir palavradır. Böyle bir uzlaşma, bütün kaybedilmiş hakların kaybedenler tarafından onaylanmasından başka bir şey değildir.

Türkiye’nin geldiği bu tarihsel kavşakta, hiçbir siyasal, ahklaki temeli olmayan bir uzlaşma çabası, büyük bir başarısızlık ve yenilgi yaşayan siyasal İslamcıları kurtarma ve böylece toplumun bütün ilerici ve aydınlanmacı güçlerinin hak kayıplarının kalıcılaştırılması sonucunu yaratacaktır.

Biz hesap sormak zorundayız ve sormalıyız. Ya 60 yıllık gerici karşı devrimi yenilgiye uğratacak ve bu ülkeyi kendi temelleri üzerinde yeniden kuracağız ya da toplumun gericiliğin karanlığı içinde acı çekerek boğulmasına razı olacağız.

Ya aydınlık bir gelecek, emeğiyle çalışan namuslu insanların eşitlikçi ve özgürlükçü rejimini kıracağız, ya da içine kapanmış, insanlarını dogmalara teslim etmiş, sömürü ve zulmün devam ettiği bir düzene teslim olacağız.

Benim bir süredir ‘yaratıcı yıkıcılık’ kavramını ortaya atmamın nedeni budur. Tarihsel ve toplumsal hesaplaşmayı tamamlayamadığımız, örneğin bu Ergenekon kumpasını kuranlardan hesap soramadığımız taktirde nasıl bir ortak gelecek kurabiliriz? Bu ülke nasıl arınabilir?

Topluma ve bize, güçlü oldukları her an emperyalistlerin desteğiyle her türlü zulmü yapanlara söyleyecek bir sözümüz olmayacak mı?

Bütün bunların ‘köylü intikamcılığı’yla bir ilgisi yok. Ancak büyük tarihsel dönemeç ve kavgalarda yaratıcı öfkelerini yitirenler, bütün güçlerini kaybederler ve sonuçta yenilgiye uğrarlar. Tarihte her zaman haklı olan kazanamaz. Kazanmadı da… İnsanlık tarihi zalimlerin, zorbaların, ahlaksızların, sömürücülerin, alçakların, gericilerin ve faşistlerin zaferleriyle doludur.

Vergi kaçırmadan çıkarılacak tarihsel bir ara bilanço, insanımızın, bu toplumun ve ülkenin sağlığına kavuşması için zorunluluktur.

Onursuz uzlaşmalara hayır demesini öğrenmeden, haklı olanın kazanmasını da sağlayamayız.

ONURLU UZLAŞMA

Ancak onurlu uzlaşmalara ‘evet’ diyebiliriz. Tıpkı, Berkin ve Burakcan’ın babalarının Tayyip Erdoğan’ın AKP iktidarının provokasyonunu boşa çıkaran uzlaşması gibi. Birbirine sarılan iki baba, İktidarın Soğuk Savaş gericiliğinden, Amerikancı ve faşist kontrgerilla operasyonlarından devraldığı bir provokasyonu boşa çıkardı. Artık sadece Berkin değil, Burakcan da bizim çocuğumuzdur

MİT ajanlarının, istihbaratçı polislerin, Gezi Direnişi sırasında halka karşı suç işleyen güvenlik görevlilerinin Kasımpaşa’dan topladıkları ilkel, aptal ve gerici bir güruhu Okmeydanı’na getirerek tekbir eşliğinde halka, Berkin’in yasını tutan insanlara saldırtarak ülkeyi kutuplaştırmayı denediler. Böyle bir bölünmede, çizginin sağında kalanların kendilerini destekleyecekleri varsayımına dayalı olarak yalan ve iftiraya dayalı bir propaganda ile çatışma ortamı yaratmaya çalıştıkları anlaşılıyor.

Ancak anlamadıkları bir şey var; toplum korku duvarını aştı. Ellerinizde sopalar, satırlar, bıçaklar ve tabancalarla saldırdığınız bu insanların çakı bile taşımadıklarını var sayıyorsunuz. Herkesin korkup sineceğini sanıyorsunuz. Bu büyük bir hata. Altında kalacağınız bir dönemin kapılarını açmak, sizin kaçınılmaz yenilginizi bir felakete çevirmekten başka bir sonuç yaratmayacaktır.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız