Kızların namusu...

06 Kasım 2013 Çarşamba, 06:24

Melih Aşık /Milliyet

Başbakan Erdoğan, “Kız - erkek öğrenci aynı evde kalamaz” sözlerini açıklığa kavuşturdu. Kız ve erkeklerin kaldığı evlerle ilgili ihbarlar geldiğini söylerken:
“Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz. Buralarda nelerin olduğu belli değil.” dedi.
Ana babaların çocuklarını devlete emanet ettiğini kaydetti. Bir hususu daha hatırlattı:
“Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmiyoruz...”
Bir twitter mesajı ilişiyor gözümüze:
“Bizim iktidar sayesinde, üç günde bir en popüler konu cinsellik oluyor... Böyle muhafazakarlığı seveyim.”
Kadının başörtüsü... Kaç çocuk yapacağı... Çocuğu nasıl yapacağı... Nasıl yapmayacağı... Sezaryen ve kürtajı sorunu... Ekrana nasıl çıkacağı... Bunlar hep gündemdedir... Başbakan bu konuda çok hassastır. Şu sözler de onundur:
“Birisiyle kalkarsın aynı bankta yan yana oturursun, sohbetini yaparsın, şudur budur vesaire. Siz de bir yere kadar saygıyla karşılarsınız. Tayyip Erdoğan olarak ben karşılamam.”
“Kadıköy’den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil...”
Türban sorunu çözümlendi. Şimdi türbansız gençliği zapturapta sokma zamanı. Kadın kısmının çekeceği var bu ahlak muhafızı iktidarın elinden...

Lastikli paşalar

Balyoz davasında en çok ismi geçen iki komutan Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın en büyük ustalığı lastikli konuşabilmekte.. Öyle de demedim, böyle de demedim.. Kasaptaki ete soğan doğramam... Ne evet derim ne hayır derim, gibi laflarla yıllardır kamuoyunu oyalıyorlar...
Çok şey biliyormuş da bir kısmını söylemiyormuş havası basarak, Balyoz sanıklarını sürekli zan altında bırakıyorlar... Mahkeme sanık taleplerine rağmen iki paşayı tanık olarak dinlemeyerek bu kuşkulu durumun sürmesini sağladı... Davalar Yargıtay’dan çıktı. Tam Anayasa Mahkemesi’ne gidecek... Aytaç Yalman yine konuştu:
- Plan seminerini benim istediğim gibi yapmadılar...
Böylece verilen cezalar yerindeymiş gibi bir hava doğdu...
Çünkü kamuoyunun büyük bölümü, yandaş medyanın da etkisiyle, Plan Semineri’nde suç işlendiğini sanıyor.
Bir kez daha anımsatalım... Plan seminerine 162 subay katıldı.. Buların 52’si yargılandı. 110’unun ifadesi bile alınmadı... Halen hapiste bulunan 237 subayın 32’si katılmış, 205’i plan seminerine katılmış değil... Cezalar 11 ve 17 numaralı CD’lere ve bu CD’lerdeki Balyoz planlarına dayandırıldı.. Ki bu CD’lerin sahte olmadığını da kimse iddia edemiyor bugün...
İki Paşa Özkök ve Yalman, lastikli konuşmasın, ne biliyorlarsa çekinmeden anlatsınlar...

SAĞLIK

Emekli okurumuz Ekim ayı sonunda Ankara’daki özel Güven hastanesinde kalp muayenesi olmak istemiş... Katılım payı 11 liraymış. O gün hastaneye gidememiş. 1 Kasım’da başvurmuş... Katılım payı 74 lira olmuş. Çünkü 1 Kasım’da katılım payına yüzde 200 oranında zam geldi. Hastane uyguladığı indirimi de kaldırınca zam yüzde 600’ü bulmuş. Diğer hastanelerde de benzer zamlar var. Sağlık konusunda bir dönem ferahlık yaratılmıştı. O dönem artık bitiyor. Vatandaş artık parası kadar sağlık hizmeti alacak. Sağlık pahalandı.

“Çocuk anneler” sıralamasında Türkiye dördüncü olmuş.
Muhafazakarlaşan bir toplumda pedofili hastalığı neden giderek artıyor acaba?
Akif Kökçe

ERKEK

Başbakan, kız ve erkeklerin birlikte kaldığı yurtları ayırdık diyor ama... Kızlarla erkekler zaten ayrı yurtlarda kalıyordu. Örneğin İzmir’de Bornova ve İnciraltı yurtları karmaydı... Kız ve erkekler aynı kampüste ama ayrı binalarda kalıyorlardı. Sadece yemekhane müşterekti. Ayrı binalar da sakıncalı bulundu, kızlar başka erkekler başka kampüse taşındı. Şimdi trafikte saatlerce ızdırap çekiyorlar.

REKLAM

Şehir içinde işleyen yolcu otobüslerinin üzerine reklam alınıyor... Aracı boydan boya kaplayan bu reklam renkli bir manzara da oluşturuyor... CHP milletvekili Levent Gök belediyelerin dikkatini şu tehlikeye çekiyor:
“Yolcu otobüslerine alınan reklamlar araçların cephelerine film tabakası şeklinde uygulanmaktadır. Ancak... Giydirmenin uygulanışında elastiki film tabakasının cama yapışması ve camı tutması nedeniyle bir kaza anında camların imdat çekiçleriyle kırılması imkânsız hale gelmektedir. Kaza gelmeden bu sakınca giderilmelidir.”