CHP’nin Suriye’si

27 Eylül 2012 Perşembe, 09:53

Kadri Gürsel /Milliyet

AKP iktidarının Suriye politikası tıkandı da, CHP’nin Suriye muhalefetinin önü mü açıldı?
AKP iktidarı Suriye politikasını kendi seçmenine bile satamıyor iken, CHP’nin muhalefeti adeta kapışılıyor mu?
AKP’ninki müflis de, CHP’ninki siyaseten büyük iş mi yapıyor?
Hepsinin cevabı “Hayır”.
Seçmenin çoğunluğu, CHP’nin hal-i hazırdaki Suriye muhalefetine bakarak, bu partinin bozulmuş dengeleri düzeltip istikrarı sağlayan, geçerli ve etkin bir dış politika yürütebileceği hususunda güven duyabilir mi?
Bu bahiste yapılmış bir kamuoyu araştırması var mı bilmiyorum. Bana sorulsa “Hayır” derdim.
Tamam, Türkiye’de seçmen eğilimine yön veren ana konuların ekonomi, istihdam, kamu kaynaklarının dağıtımı vesaire olduğu yaygın kanaattir...
Mamafih AKP’nin dış politikasını, Türkiye’yi kendi tahayyülü doğrultusunda dönüştürmekte etkili bir araç olarak kullandığını da görmek gerekir. Eylem ve söylemiyle ana hatları 2009’dan itibaren belirginleşen bu dış politika, oy sandıklarında AKP’nin lehinde sonular vermiştir.
Ama artık gözü en bağlı olanlar bile bu dış politikanın Suriye’de tıkandığını ve sürdürülemez bir hale geldiğini teslim ediyor.
Siyasete bir denge getirmek, Türkiye’de demokrasiden arta kalanın kurtarılması için elzemdir ve dış politika bu denge arayışındaki ana hareket alanlarından biridir.
CHP bir sosyal-demokrat alternatif olma iddiasındaysa, hem Türkiye’ye hem de dünyaya seslenebilen, etkili ve geçerli bir dış politika söylemi geliştirmeye mahkum.
Maalesef CHP tam tersini yapıyor ve yine kendisini AKP’nin kurtarıcısı durumuna düşürüyor.
Bakın bu şöyle oluyor:
CHP liderliği ve sözcüleri Baas rejiminin zulüm ve katliamlarını kınamakta kifayetsiz kalıyorlar. Eli kanlı Beşar Esad’ın gitmesinin çözümün ön şartı olduğunu açık ve seçik biçimde beyan edemiyorlar. Oysa bunları söyleyebilmek demokrat olmanın asgari koşuludur.
Oysa CHP milletvekilleri Antakya’da Esad yanlısı gösterilere katılıyorlar.
Bazı CHP sözcülerinin sığınmacı kamplarında kalan Suriyelilere karşı olumsuz bir yaklaşım sergilediklerine tanık oluyoruz.
AKP’nin imdadına işte bu CHP yetişiyor.
Kendisi basbayağı mezhepçi, yani Sünnici bir Suriye politikası izleye gelen AKP, bu siyasi hataları sayesinde CHP’yi “Nusayrici, Alevici, Baasçı” olmakla pekala suçlayabiliyor.
Yine aynı şekilde AKP, CHP’nin mezhep farkı gözettiği için Suriyeli sığınmacılara karşı olduğu gibi insafsız ve temelsiz bir propaganda yapabiliyor.
İzlenimim, CHP’nin kendi seçmen tabanındaki bir mezhep hassasiyetinden çekindiği yolundadır. Bu olmasa ve CHP Esad rejimine karşı ölçüsü insan hakları ve demokrasi olan kararlı bir tutum alsa, AKP’nin Sünnici dış politikasını bu denklemde iyot gibi açığa çıkarabilir; ama yapamıyor.
CHP’nin Suriye bahsinde AKP’yi sıkça “Emperyalist güçlerin taşeronluğunu yapmakla” suçlaması da ayrıca hem hakkaniyetsiz, hem de CHP’yi Batı başkentleri ve Batılı sosyal-demokrat müttefikleri nezdinde açığa düşürür nitelikte.
NATO üyeleri arasında, Suriye’de Baas’ı devirip Müslüman Kardeşleri iktidara getirmek için AKP Türkiye’sinden daha fazla yanıp tutuşan başka bir ülke yok.
Elinden gelse bu Türkiye ABD’yi taşeron olarak tutar ama tersi söz konusu olamaz.
ABD Suriye hususunda Türkiye’yi vazifelendirmiş, yani taşeron yapmış falan değil; destekliyor yalnızca.
Kaldı ki yakından izleyenler bilirler; Ortadoğu ABD’nin öncelikleri arasında değil artık. ABD bölgeden çekilme hesabını yapıyor; askeri gücünü ve dikkatini Pasifik havzasına teksif ediyor.
ABD istese bile Suriye’yi, askeri ve siyasi kapasite açıkları nedeniyle Türkiye’ye ihale edemeyeceğinin farkında... AKP Türkiye’si ise ABD liderliğindeki Batı ittifakının aktif askeri katılımı olmadan Suriye’de bugünden yarına rejim değişikliği yapılamayacağını biliyor.