İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Silivri’de zor günAslı Aydıntaşbaş

Silivri’de zor günAslı Aydıntaşbaş

27 Eylül 2012 Perşembe, 09:51

Aslı Aydıntaşbaş /Milliyet

Spor salonunda oflaya puflaya mekik çekerken, telefon acı acı çaldı; ”13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine yarın sabah 9’da Silivri’deki Ergenekon duruşmasında tanık olarak bulunmanız gerekiyor” diyordu ahizenin ucundaki polis memuru.
Allah, Allah! Bayram değil seyran değil 4’üncü yılında Ergenekon davasında neden tanıklığım isteniyor? Şaşırmadım desem yalan olur. Hemen Ayaklı-Ergenekon-Ansiklopedisi, gazetemizin yargı muhabiri Esra Alus’u aradım. ”Artık dava, tanık taleplerine geçti. Tahminim seni Doğu Perinçek 2006’daki yazından dolayı tanık olarak istedi” dedi.
Esra her zamanki gibi haklı çıktı. 2006’da Sabah gazetesinin Ankara temsilcisiyim. Henüz daha Ergenekon davası falan yok ama Danıştay saldırısı sonrası Ergenekon lafı ortada dolanmaya başladı. Geçmişte Can Dündar, Fehmi Koru ve Aksiyon dergisi devlet içinde böyle bir gizli yapılanma olduğunu yazmışlar. Ancak 2006’daki Danıştay saldırısından sonra, ‘derin devlet’ yeniden gündemde. Çünkü olayın ilk anda lanse edildiği gibi ”dini amaçlı” bir saldırı değil, muhtemelen iktidardaki AKP’yi yıpratmak amaçlı karanlık bir planın parçası olduğu şüphesi belirdi. Garip tesadüfler zinciri Danıştay saldırısını Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla birleştiriyordu. Soruşturma kısa zamanda devlet içinde de uzantıları olan ulusalcı, Kızıl Elmacı bir yapılanmaya doğru yoğunlaştı. Bildiğiniz derin devlet yani.
Ben de o dönemde hırslı ve hızlı bir Ankara temsilcisi olarak, gazeteye bir zarf içinde gelen ‘Ergenekon’ yapılanmasıyla ilgili belgeyi ”İşte Ergenekon Anayasası” diye Sabah’ta yazdım. Hay yazmaz olaydım! Ne bileyim birkaç yıl sonra bu konunun dallanıp budaklanıp Türkiye’nin en tartışılan davası haline geleceğini ve bir gün o davaya tanık olarak çağrılacağımı!
Üstelik de, yazmakla kalmayıp, acar gazetecilik yapacağım diye daha sonra Doğu Perinçek’i bulup, ‘Devlet içinde ulusalcı bir çete var mı’, ‘Bu Ergenekon belgesini siz mi yazdınız?’ diye sorup cevaplarını da köşeme taşıdım. Sabah büroda Perinçek’le yapılan bu sohbet, ilk ve son görüşmemiz. Çünkü o röportajda bana Ergenekon belgesini kendisinin yazmadığını söylüyor, hatta bir kopyasını rica ediyor.
İşte Perinçek bu yüzden mahkemede dinlenmemi istemiş.
Çarşamba sabahı, Silivri yolunda, o kadar gerginim ki! Evet, onlarca tanıktan biri olarak çağrıldığımın farkındayım. Ama yine de o mahkemeye adım atmak zorunda kalmak, kamuoyunun bir karpuz gibi ortadan bölündüğü bu tarihi davada birkaç saatliğine bile ilgi odağı olmak, beni geriyor.
Tatsız ama yaşanması gereken bir tecrübe. Benden önce benim gibi tanıklığına başvurulan Can Dündar, ”Bir gazeteci olarak çok önemli bir deneyim. Düşünsene tarihi bir ana tanıklık edeceksin” diyor.
Ama o kocaman salona adımımı atınca, tarih marih düşünemiyorum. Kocaman ve neredeyse bomboş bir spor salonu, üstte mahkeme heyeti, solunda savcı ve arkada Ergenekon sanıkları... Hemen önlerinde de bana ayrılan mikrofonlu yer.
Neyse ki Silivri’deki Adalet Bakanlığı personeli çok dostane. Belki de gün içinde beni rahatlatan tek şey bu. Salona girmeden nerede durmam, ne yapmam gerektiğini önceden söylüyorlar. Sıramı beklerken, havadan sudan, Neşet Ertaş’tan laflıyoruz. Hatta bir ara genç katiplerle hararetli bir feminizm tartışması oluyor. Hayatımda içmediğim kadar çay içiyorum. ”İçeri girince insanları selamlamam lazım mı?” diye sorduğumda, nedense çok gülüyorlar bu soruya.”Hayır sadece mahkeme heyetine bakın. Sanıklara arkanız dönük olacak. Soruları cevaplarken de heyet başkanına hitap edeceksiniz” diyorlar.
Yine de içeri girince utangaç, gizli bakışlarla arkama bakıp yıllardır bu davadan yargılanan insanları inceliyorum. Aslında Ergenekon davası artık o kadar dallanıp budaklandı ki, herhalde avukatlar, sanıklar ve mahkeme heyeti dışında artık kimse bütün isim ve detaylara hakim değil. Yine de birçok ismi gazetedeki fotoğraflarından tanıyorum. 66 tutuklu sanığın çoğu salonda yok; kalanlar da birbirlerinden uzak oturmuş. Herhalde yıllar içinde hem hayatlarından, hem de birbirlerinden nefret eder hale geldiler. Gazeteci meslektaşlarımız Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ı göremiyorum. Önde Doğu Perinçek var. Yanında İşçi Parti’sinden olduğunu sandığım birkaç isim. Arkada Kemal Kerinçsiz. Veli Küçük’ü fark ediyorum. Yalçın Küçük etrafıyla hiç ilgilenmeden kitap okuyor. Arkasında sıkılmış, hayata küsmüş, başını başka yöne çevirmiş bir adam var. Dursun Çiçek olduğunu çok sonra fark ediyorum. Gazetede yüzlerce kez resmini gördüğümüz Muzaffer Tekin de tek başına en önde oturmuş. Birkaç genç dışında sanıkların çoğu yaşlı başlı. O an, aman Allah’ım, bu insanlar ne kadar yaşlı, diye düşünüyorum.
Bir saat süreceğini düşündüğüm tanıklık, 7 saat sürüyor. Arada yemek ve çay molasına rağmen, onlarca soru yanıtlıyorum. Önce mahkeme heyeti, ardından savcı ve sanıklar. Sorular profesyonelce. Hakim mükerrer sorulara ve uzun yorumlara izin vermiyor. Somut soru ve yanıtlar istiyor.
Neler sorulmuyor ki... Doğu Perinçek’in Ergenekon’a kaç dakika göz attığından tutun da, Danıştay saldırısıyla ilgili Ankara kulislerine nasıl öğrendiğime kadar...
6,5 yıl önce yazdığınız bir yazıyla ilgili soruları, tüm netliğiyle ve hatırladığım ölçüde yanıtlıyorum. Ama düşünsenize ne kadar zor bir durum. O yazı benim için çoktan unutulmuş, yüzlerce eski köşe yazısından sadece biri. Ancak arkamdaki sanıklar için söylediğim her söz, hayati önem taşıyor. Sordukça soruyor, sormak istiyorlar. Tanıklığım belki Ergenekon göletindeki binlerce damlacıktan sadece bir tanesi. Ama eğer o damlacık adaletin yerini bulmasına bir nebze bile faydalı olacaksa, mutlu olurum.
Sabah 11 civarında başlayan ifadem, 6’ya kadar sürüyor! İtiraf ediyorum ki arkamdaki sanıklara karşı müthiş bir acıma hissi yaşıyorum. Ben bile günün sonunda perişanım. Mahkemedeki ufak gerilimleri bile kaldırmak zor. Filmlerdeki gibi viski bardağını doldurup kafaya dikmek istiyorum. Oysa onlar, yıllardır bu filmi her gün, her an yaşıyorlar. Hakimiyle, sanığıyla, savcısıyla kimsenin orada olmak istemediği bir dava bu bence... Ne diyeyim. Allah herkese kolaylık versin...

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız