İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

YAZAR YAZI

‘Kürtajımıza da, başörtümüze de, kaç çocuk doğuracağımıza da karışmayın!

‘Kürtajımıza da, başörtümüze de, kaç çocuk doğuracağımıza da karışmayın!

12 Haziran 2012 Salı, 08:24

Hasan Cemal /Milliyet

“Bir kadının hangi nedenle olursa olsun kendini anne olmaya hazır hissetmiyorsa, kürtaja başvurması en doğal hakkıdır.”



Aşağıda, sosyal sorumluluk alanında danışmanlık yapan bir dosttan, Nurdan Şahin’den, bir anne ve bir kadın olarak siyasetçilere yazdığı bir açık mektup var, kürtaj konusunda.
* * *
Çocukken anneannemi pek sevmezdim. Ağabeyimi kayırırdı hep.
Yazları köye gittiğimizde, ablamla bana birer, ona iki yumurta yapardı rafadan. Kızlar bir olup oğlanı üzüyorlar derdi.
Kıpkızıl saçlı, masmavi gözlü bu incecik Çerkez kadınına bunu yaptıran, aslında bir erkek çocuk özlemiydi.
Annem tek çocuktu.
Köy yerinde tuhaf bir durum...
Çok sonraları öğrendim ki, anneannem hemen annemden sonra hamile kalmış. Köyde bu işleri bilen bir kadına götürmüşler.
Artık her neyle düşüğe yol açtı ise anneannem ölümden dönmüş ve bir daha da hamile kalamamış, çok istediği o erkek çocuğa kavuşamamış... Zaten 57 yaşında da göçtü gitti bu dünyadan.
Ben çevremde kürtaj olmamış, düşük yapmamış tek bir kadın bilmiyorum.
Çevrem derken sadece İstanbul’daki okul, iş, arkadaş çevremden bahsetmiyorum.
Anamın babamın İzmit’teki, eski eşimin, enişte ve yengelerimin Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki şehirli, köylü akrabaları; beş vakit namaz kılan, beyaz başörtülü teyzeler de dahil bu çevreye.
Büyük çoğunluğu da kürtajın yasak olduğu zamanlarda gerçekleşmiş. Kimi o şartlarda tesadüfen sorunsuz hallolmuş.
Kimiyse anneannem gibi bazen doğurganlığını kaybetmiş, bazen hayati tehlikeler atlatmış.
Kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değil ve olmamalı.
Ancak şu ya da bu nedenle, korunma yöntemi başarısız kalmış veya cehalet, baskı, imkansızlık, gençlik gibi çeşitli nedenlerle doğru yöntem kullanılmamışsa, kadın hangi nedenle olursa olsun kendini anne olmaya hazır hissetmiyorsa, kürtaja başvurmak en doğal hakkıdır.
Genel olarak, kadınlar da bu yöntemi uygulamayı tercih etmezler.
Çünkü kürtaj yıpratıcı bir operasyondur, hem fiziksel hem de duygusal olarak öyledir.
Bu yıpratıcı kararı vermek yeterince zor iken bir de bunu kaça göçe, sağlıksız ortamlarda doktor yerine ehliyeti kendinden menkul fırsatçılarla yaşamak zorunda kalmak gerçekten hayatımıza kast anlamına gelir.
Ve bu hayata kast ağır bir suçtur!
Kürtajı yasaklama girişimi, kadınların hayatına ve anneannemde olduğu gibi doğurganlıklarına kastediyor.
Kadın, erkek ülkemin tüm insanlarının bu hak gaspına karşı çıkması gerekir.
Hele Sayın Sağlık Bakanı’nın tecavüz sonucu doğacak bebeğe gerekirse devlet bakar sözüyle, insan ve kadın haklarını ayaklar altına alan, sağlığı sadece fiziksel sağlık olarak gören, kadını hiçe sayan açıklamasına erkek kadın tüm toplumun ciddi bir reaksiyon göstermesi gerekir(di.)
Durup dururken ortaya attığı bu ‘sorun’a çözüm yerine yasakçı yaklaşımı benimsemiş görünen hükümetin, yaklaşımını güçlendirmek için Diyanet İşleri’nden görüş istemesi ise başlı başına bir sorun.
Türkiye’ de Sünni, Alevi, Hıristiyan, Musevi gibi çeşitli inançlara sahip ve inançsız insanlar var.
Yoksa kürtaj yasağı sadece Sünni Müslüman kadınlar için mi düşünülüyor? Ya da sırasıyla tüm dini inanç otoritelerinden görüş mü alınacak?
Peki inançsızlar ne olacak?
Bireysel haklar için dini görüş almak, kişi ya da kuruluşların arzu ederlerse yapabileceği bir şeydir.
Ama hükümet yasa çıkarmak için bu yola başvurursa, burada modern demokratik devletten bahsetmek mümkün değildir.
Ve bu yaklaşım, başörtülü kızları eğitimden mahrum etmek isteyen yakın geçmişteki iktidar sahiplerinin tarzından da farklı değildir.
Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanı (laik demokratik bir ülkede niye böyle bir devlet organı olduğu da ayrı bir sorun tabii) bile, çok açıkça olmasa da yasağın çözüm olmadığını ifade etmiş.
Evet, yasak çözüm değil!
Yasak, ayrımcı bir uygulama.
Yasak esas olarak ekonomik ve sosyal imkanları kısıtlı olan çevrelerdeki kadınları etkileyecek.
Onlar ilkel yöntemlere ya da güvenilmez ‘sağlık’ kuruluşlarına başvurarak doğurganlıklarını, sağlıklarını, belki de hayatlarını tehlikeye atacaklar.
Hali vakti yerinde olanlar ise daha iyi koşullarda, belki yurtdışında kürtaj meselesini halledecekler.
Ama onlar da, kürtajın stresine ilaveten, ‘illegal’ bir operasyon yaptırmanın yükü altında ezilecekler.
Her durumda, sıkıntıyı çekecek olan kadın ve kadınların tamamen kendi iradeleriyle bu kararları almalarının önüne şu ya da bu nedenle geçmeye çalışmak, insan haklarına da aykırıdır.
Bu nedenle, başta kadınlar olmak üzere, herkesin özel hayata ve bireysel haklara müdahale anlamına gelen hükümetin bu yaklaşımına sonuna kadar karşı çıkması gerekiyor.
Ancak, bu karşı çıkışın “Bedenime karışma!” sloganından daha farklı ifade edilmesi lazım.
Bedenime karışma basitliğine indirdiğimiz zaman, kadını bir çocuk taşıyıcısı olarak gören zihniyetten pek bir farkımız kalmıyor.
Beden benim, ister taşırım, ister taşımam! Oysa bu beden ile değil, hayat ile ilgili bir karar. Kadının bilerek ya da bilmeyerek hamile kaldığı dönemde, kendi hayatına yönelik aldığı önemli bir karar.

Anne olmak ya da olmamak!
Anneliğin en kolay kısmı hamilelik.
Esas sorumluluk, emek doğumdan sonra başlayıp, kadının hayatı boyunca devam ediyor.
Dolayısıyla, yaşamı ile ilgili vereceği bir kararı sadece bedene indirgemek olayı hafifletiyor ve tepki de çekiyor.
Kadının zorla hamile bırakıldığı, korunduğu halde kazaya uğradığı ve/veya ister duygusal, ister fiziksel, ister ekonomik nedenlerle kendini anne olmaya hazır hissetmediği durumda vermek durumunda kaldığı ve sonuçlarına da tek başına katlandığı bu karar sadece bedenime karışma sloganı ile ifade edilemeyecek kadar önemli ve kompleks.
İster gündem değiştirmek, ister başka nedenlerle olsun, artık herkes kadınların üzerinden siyaset yapmayı bıraksın!
Kürtajımıza da karışmayın, başörtümüze de, kaç çocuk doğuracağımıza da karışmayın.
Bırakın kadınlar ve tüm insanlar, hayatlarını özgürce, kendi düşünce, inanç ve hayalleri doğrultusunda yaşayabilsinler.
Siyaset ve siyasetçilere düşen en önemli görevlerden biri tüm insanlara bu ortamı sağlamak olsun; gereksiz müdahaleler değil.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız