Şairlerin şiirlerinde Ankara öyle güzel, öyle iç açıcı, öyle çok ki!
Oysa Ankara’da şairlerin adının verildiği, cadde, sokak, park öyle az ki!
Sevginin şairi Hintli Tagor’un şiirlerini Türkçeye çeviren Bülent Ecevit sonrası Çankaya Yıldız’daki caddenin adı Tagor Caddesi oldu. Kaç Ankaralı Turan Güneş’e paralel caddeden geçerken; Tagor adına özen gösterir, onun çok güzel şiirlerinden “Mademki!” yi bilir:
Mademki!
Mademki istiyorsun vazgeçerim şarkıdan
Mademki istiyorsun yüzüne bakmam bir an
Ve eğer korkuyorsan böyle tesadüflerden
Başka yerden giderim değiştirir yolu ben
Benden sıkılıyorsan eğer demet yaparken
Ben bahçenden kaçarım yeter ki devam et
Eğer çektiğim kürek o tarafa saparsa
Ve senin sularında çalkantılar yaparsa
Ben sularda koşup, suda sekmem sevgilim
Senin sahillerinde kürek çekmem sevgilim
S. R. Tagore
Cadde ve sokaklara, parklara verilen isimlerden hem mutlu olur hem çok kaygılanırım. Bir yazarın, şairin, bilgenin ismini veren bir yerel yönetim kaç yıl kalır. Yeni seçilen bir başka yerel yönetici o ismi uygun bulmaz ya kaldırırsa? Bir yazarın, şairin, ozanın, bilim insanının adını uygun bulmamak neyse; aklım almaz. Bir yerel yöneticinin adını uygun bulup verdiği ismi bir başka yerel yöneticinin değiştirmesini kent kültürü olan insanlar da algılayamaz…
Bir başka algılamaktan zorlandığım durum da bir yazar anılarında yaşadığı, gördüğü kentin bulvarlarının, caddelerinin, sokaklarının, parklarının, meydanlarının adını yazar. Yayınlanan kitabı okuyanlar, kitapta yazılan bulvarın, meydanın, caddenin, sokağın adının değiştirildiğini görürler. Anılar tazeliğini korusa da anılarda yer alan isim hatta mekân yok olmuştur. Bu da kent kültürüyle örtüşmez.
Kente yönelik belleğimiz yok edilir…
Bazı kentler ve ilçeler bu isimleri özenle korurlar. Ankara’nın Çankaya ilçesi de böylesi şanslı yerleşim merkezlerindendir. Yoksa Ahmed Arif’in, “ Karanfil sokağında bir camlı bahçe / Camlı bahçe içre bir çini saksı / Bir dal süzülür mavide / Al - al bir yangın şarkısı,
Bakmayın saksıda boy verdiğine/ Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.” şiiri tazeliğini, güzelliğini, anılardaki yerini korur mu? Nurettin Rençber korkmadan “Karanfil kokuyor Ankara Sokakları/ Karanfil Sokağında bıraktık anıları” şarkısını yazar, besteler, dillere düşürür mü?
Güvenpark adı değiştirilse şair Hasan Hüseyin’in şiiri:
“Dersim'lerden suvas'lardan oluruk/ gıtlıklardan gıyımlardan gelirik /erinmezik üşenmezik ağbeyim /biz açlığı bilirik/ Güvenpark'ta o anıta/selam saygı ederik” şiiri akıllarda kalır mı?
Hasan Hüseyin mezarında huzur içinde yatar mı?
Bu nedenle Tagor’un adı verildiğinde sevindim. Bu da kim diye soranların; onun sevgi şiirlerine yolculuk edeceğini düşledim. Hele şimdi Tagor’un şiirleriyle buluşmak internetin bilgi nehirlerinden akınca o kadar kolay ki!
Ankara’yı, şairler öyle cömert, öyle sevecen, öyle güzel yazmış ki! Bazı şiirler Ankara’nın sicil varakası, bazıları aşk tutanağı, bazıları da kimlik kartı gibi… Ne olur Ankaralıların seçtiği yerel yöneticilerde; şairlerine, sevgiyle yaklaşsa, onların heykellerini dikse daha çok cadde ve sokaklara adlarını verse; birkaç park adını aşsa, çoğalsa, şairlerin adını taşıyan caddeler, parklar o kentte yaşayan, kentle buluşan, kente dokunan insanları çoğaltsa, yüreklerine sevgi tohumları ekse ne olur?
Gri Ankara gökkuşağı olur!
|