İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Solcuların hayali, gerçekler ve toprak reformu

Solcuların hayali, gerçekler ve toprak reformu

05 Aralık 2011 Pazartesi, 05:24

NAZLI ILICAK /SABAH

Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in, belirli bir ölçeğin altına düşen tarım arazilerinin üretimi olumsuz etkilediğine dair sözlerini Mehmet Altan'ın sütununda okuyunca (Star-2 Aralık 2011), 1945'te CHP'nin giriştiği toprak reformu aklıma geldi.
Önce Mehdi Eker'in neden şikâyet ettiğini hatırlayalım: \'Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, tarım arazileri miras yoluyla bölünmüyor. Toplulaştırma gerçekleşmezse, Türkiye'deki tarım topraklarında 50 yıl sonra üretim yapılamaz hale gelir.\'
Mehdi Eker, tapuya 20 dönümün altında bölünemez şerhi konulmasını zorunlu hale getirmiş ama, Mehmet Altan \'Bu yeterli değil. Miras hukuku düzeltilerek kalıcı bir çözüm bulmak gerekir\' diyor.
1945'te, CHP, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nu parlamentodan geçirmişti. Amaç, toprağı yetmeyen ya da toprağı olmayan çiftçilere, kendi mülklerinin üzerinde çalışma imkânı yaratmaktı. Bu kanunun en çok tartışılan kısmı 17'nci maddeydi. Söz konusu maddeye göre, topraksız ya da az topraklı çiftçiler tarafından \'ortakçılık\' veya \'kiracılık\' yoluyla işlenen araziler, onlara verilecekti. (Toprak işleyenin olacaktı.) Asıl mal sahibine, 50 dönümden az olmayacak bir arazi bırakılacaktı. Böylece, sadece büyük arazi sahipleri değil, ziraatın bel kemiğini oluşturan orta boy işletmelerin de köküne kibrit suyu dökülüyordu. Menderes, kanunu çok sert bir dille eleştirdi; kiracılık veya ortakçılıkla işletilen bütün işletmelerin tasfiye edildiğini, hatta düzenli ve sürekli faaliyeti olsa dahi, yüzölçümü 50 dönümden fazla olan ve kısmen amele çalıştırılarak işletilen küçük işletmelerin bile ortadan kaldırılmak istendiğini söyledi.Bunun, anayasanın teminatı altında olan mülkiyet hakkına ters düştüğünü açıkladı: \'50 dönümden fazla arazi sahibi her yurttaş, bundan böyle nazari olarak kamulaştırma tehdidi altındadır\' dedi.Menderes, \'Toprak darlığından ziyade, toprağı kıymetlendirecek sermaye, teçhizat, emek ve bilgi yoksulluğundan sıkıntı çekildiğini\' sözlerine ekledi.
O tarihlerde CHP'nin \'halkçılık\' adına üretimi olumsuz etkileyecek, köylüyü köyüne hapsedecek, gelişen bir ülkenin ihtiyaçlarıyla bağdaşmayacak bir adım attığını bugün daha iyi anlıyoruz. Haklı olan Menderes'ti. Zaten topraklar bir yandan miras yoluyla parçalanıyor, bir yandan da, köyden şehre göç yüzünden topraksız köylü sayısı azalıyordu. Bir ülke ilerledikçe, köylü nüfus oranının düşmesi doğaldı. Verimli işletmeler, ancak büyük ölçekli arazilerde kurulabilirdi. Ama Türkiye'deki sol zihniyet, toprak reformundan bir türlü vazgeçmedi. Nitekim 12 Mart 1971'de askeri müdahalenin gerçekleştiği gün, Cumhuriyet gazetesi, \'Toprak reformu yapılacak\' diye başlık attı. Zaten, aynı gazetenin en önemli yazarı İlhan Selçuk, CHP'nin yarım bıraktığı devrimler tamamlanacak umuduyla, 12 Mart muhtırasını ve \'devrimci orduyu\' sevinçle selâmlamıştı: \'12 Mart bildirisi devrimci çizgide olumlu bir adımdır. Atatürkçülük ve 27 Mayıs doğrultusunda, Türk ordusunun devrimci geleneğine ve yapısına uygun bir tarihi belgedir. Orduya karşı husumet yaratmak isteyen bütün tutucu ve gerici yuvalarına karşı, Atatürkçü öğretmenlerin, gençliğin, aydınların, halkın ilerici güçlerinin, devrimci sendikaların, derneklerin el birliği etmesi, ordunun devrimci tutumu yanında yer alması bir milli görevdir. Cici demokrasinin cılkı çıkmıştır. İktidarın Morisoncu yönetimine karşı Türk Silâhlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini uygulamakta geç bile kalmıştır.\' (14 Mart 1971)
CHP içi muhalefetin karşı çıkması yüzünden, faşist Almanya'dan esinlenen toprak reformu gerçekleşemedi. Daha sonra da, bu sebepten dolayı verilen 4'lü takrir, Demokrat Parti'nin kurulmasına yol açtı. Mehdi Eker'in belirli bir ölçeğin altına düşen tarım arazilerinin, üretimi olumsuz etkileyeceğine dair sözleri, 1945'te yürürlüğe giren toprak reformunun ne kadar hatalı bir adım olduğunu gösteriyor. Daha sonra ortaya çıkan solcu akımlar, bu hayalin peşinden gittiler; uzun yıllar boyunca toprak reformu düşü gördüler.

Menderes, toprak reformunun mülkiyet hakkına ters düştüğünü, aynı zamanda araziyi parçalayıp verimli işletmeleri ortadan kaldırarak değil, sorunun, sermaye, teçhizat ve bilgiyle çözülebileceğini söylemişti.



Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in, belirli bir ölçeğin altına düşen tarım arazilerinin üretimi olumsuz etkilediğine dair sözlerini Mehmet Altan'ın sütununda okuyunca (Star-2 Aralık 2011), 1945'te CHP'nin giriştiği toprak reformu aklıma geldi.
Önce Mehdi Eker'in neden şikâyet ettiğini hatırlayalım: \'Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, tarım arazileri miras yoluyla bölünmüyor. Toplulaştırma gerçekleşmezse, Türkiye'deki tarım topraklarında 50 yıl sonra üretim yapılamaz hale gelir.\'
Mehdi Eker, tapuya 20 dönümün altında bölünemez şerhi konulmasını zorunlu hale getirmiş ama, Mehmet Altan \'Bu yeterli değil. Miras hukuku düzeltilerek kalıcı bir çözüm bulmak gerekir\' diyor.
1945'te, CHP, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nu parlamentodan geçirmişti. Amaç, toprağı yetmeyen ya da toprağı olmayan çiftçilere, kendi mülklerinin üzerinde çalışma imkânı yaratmaktı. Bu kanunun en çok tartışılan kısmı 17'nci maddeydi. Söz konusu maddeye göre, topraksız ya da az topraklı çiftçiler tarafından \'ortakçılık\' veya \'kiracılık\' yoluyla işlenen araziler, onlara verilecekti. (Toprak işleyenin olacaktı.) Asıl mal sahibine, 50 dönümden az olmayacak bir arazi bırakılacaktı. Böylece, sadece büyük arazi sahipleri değil, ziraatın bel kemiğini oluşturan orta boy işletmelerin de köküne kibrit suyu dökülüyordu. Menderes, kanunu çok sert bir dille eleştirdi; kiracılık veya ortakçılıkla işletilen bütün işletmelerin tasfiye edildiğini, hatta düzenli ve sürekli faaliyeti olsa dahi, yüzölçümü 50 dönümden fazla olan ve kısmen amele çalıştırılarak işletilen küçük işletmelerin bile ortadan kaldırılmak istendiğini söyledi.Bunun, anayasanın teminatı altında olan mülkiyet hakkına ters düştüğünü açıkladı: \'50 dönümden fazla arazi sahibi her yurttaş, bundan böyle nazari olarak kamulaştırma tehdidi altındadır\' dedi.Menderes, \'Toprak darlığından ziyade, toprağı kıymetlendirecek sermaye, teçhizat, emek ve bilgi yoksulluğundan sıkıntı çekildiğini\' sözlerine ekledi.
O tarihlerde CHP'nin \'halkçılık\' adına üretimi olumsuz etkileyecek, köylüyü köyüne hapsedecek, gelişen bir ülkenin ihtiyaçlarıyla bağdaşmayacak bir adım attığını bugün daha iyi anlıyoruz. Haklı olan Menderes'ti. Zaten topraklar bir yandan miras yoluyla parçalanıyor, bir yandan da, köyden şehre göç yüzünden topraksız köylü sayısı azalıyordu. Bir ülke ilerledikçe, köylü nüfus oranının düşmesi doğaldı. Verimli işletmeler, ancak büyük ölçekli arazilerde kurulabilirdi. Ama Türkiye'deki sol zihniyet, toprak reformundan bir türlü vazgeçmedi. Nitekim 12 Mart 1971'de askeri müdahalenin gerçekleştiği gün, Cumhuriyet gazetesi, \'Toprak reformu yapılacak\' diye başlık attı. Zaten, aynı gazetenin en önemli yazarı İlhan Selçuk, CHP'nin yarım bıraktığı devrimler tamamlanacak umuduyla, 12 Mart muhtırasını ve \'devrimci orduyu\' sevinçle selâmlamıştı: \'12 Mart bildirisi devrimci çizgide olumlu bir adımdır. Atatürkçülük ve 27 Mayıs doğrultusunda, Türk ordusunun devrimci geleneğine ve yapısına uygun bir tarihi belgedir. Orduya karşı husumet yaratmak isteyen bütün tutucu ve gerici yuvalarına karşı, Atatürkçü öğretmenlerin, gençliğin, aydınların, halkın ilerici güçlerinin, devrimci sendikaların, derneklerin el birliği etmesi, ordunun devrimci tutumu yanında yer alması bir milli görevdir. Cici demokrasinin cılkı çıkmıştır. İktidarın Morisoncu yönetimine karşı Türk Silâhlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini uygulamakta geç bile kalmıştır.\' (14 Mart 1971)
CHP içi muhalefetin karşı çıkması yüzünden, faşist Almanya'dan esinlenen toprak reformu gerçekleşemedi. Daha sonra da, bu sebepten dolayı verilen 4'lü takrir, Demokrat Parti'nin kurulmasına yol açtı. Mehdi Eker'in belirli bir ölçeğin altına düşen tarım arazilerinin, üretimi olumsuz etkileyeceğine dair sözleri, 1945'te yürürlüğe giren toprak reformunun ne kadar hatalı bir adım olduğunu gösteriyor. Daha sonra ortaya çıkan solcu akımlar, bu hayalin peşinden gittiler; uzun yıllar boyunca toprak reformu düşü gördüler.

Menderes, toprak reformunun mülkiyet hakkına ters düştüğünü, aynı zamanda araziyi parçalayıp verimli işletmeleri ortadan kaldırarak değil, sorunun, sermaye, teçhizat ve bilgiyle çözülebileceğini söylemişti.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız