Dindar olduklarını söyleyip, küfredenler; bu yazıyı iyi okuyun!

04 Aralık 2011 Pazar, 05:55

Mustafa Mutlu /VATAN

Dikkat ederseniz, “dindar arkadaşlar” değil, “dindar olduklarını söyleyenler” dedim.

Farkı ne derseniz; çok!

Gerçek dindarlar; Allah’la aralarına kimseyi sokmazlar. İbadetlerini yaparlar, inandıkları gibi yaşayıp giderler.

“Dindar olduklarını söyleyenler” ise inançlarını kullanarak kendilerine kapı açmaya çalışırlar.

Benim sözüm; işte bunlara:


***


VATAN’da yedi yıldır yazıyorum.

İktidarın da muhalefetin de çelişkilerini bir bir sorgulamaya çalışıyorum.

Çoğu zaman da sadece “Kral çıplak” diyorum. Yani, herkesin gördüğü, bildiği, duyduğu ama yazamadığı gerçeklerin peşine düşüyorum.

Fakat ne zaman cemaatinizin, tarikatınızın ya da partinizin aleyhine bir şey yazsam; gerçek yüzünüzü gösteriyorsunuz!

Üstelik; hem dini kullanıyor, hem de demokrat geçiniyorsunuz!


***


Sırf düşündüklerimi, gerçek ismimle ve gerçek fotoğrafımla aslanlar gibi yazdığım için, yıllardır her gün “ölmüş anneme” bile küfrediyorsunuz.

Günahsız insanların günahını alıyorsunuz.

Sizin yumurtladığınız o sözleri; bırakın burada yazmayı, kendi kendime söylemeye bile utanıyorum! Yani... O kadar sefilsiniz!

Ve ben her sabah güne, sizin bu iğrençliklerinizle uyanıyorum.

Neden?

Sırf sizin gibi düşünmüyorum diye...

Haklısınız; demokrasi sizin çıkarlarınız söz konusu olunca geçerli sadece...

Başka görüşleri dile getirenler aşağılanmalı ya da öldürülmeli; değil mi?


***


Gerçekten Allah’a inanıyor musunuz bilmem ama; eğer inanıyorsanız, o güzel duaların ardından ağzınızdan ya da kaleminizden o iğrenç küfürlerin nasıl çıkabildiğini anlayamıyorum.

Üstelik tüm bunları, internetin o karanlık yüzüne sığınarak sahte e-posta ve sahte isim kullanarak yapıyorsunuz...

Yani; aslında tavşandan bile korkaksınız!


***


Anlamayacağınızdan eminim; ama yine de tarihe not düşmek için yazıyorum:

Gerçek dindarlar ve demokratlar; asla küfretmezler. Çünkü küfür dinimizce günah, demokrasiye göre de saygısızlık ve suçtur.

Dinimizde yalana yer yoktur; oysa siz yalan söylüyorsunuz!

Sırf çıkar için birine yaranmaya çalışmak ayıptır; siz bu ayıbı her gün işliyorsunuz...

Utanmadan bana küfrettiğiniz e-postaları kopyalayıp, “Bakın ben sizin adınıza nasıl kavga veriyorum” demek ve bu alçaklıktan nasiplenmek için, iktidar sahiplerine gönderiyorsunuz!


***


Bu yazıyı neden mi yazıyorum?

Dün yeni bir yol icat ettiniz...

Sadece bana küfretmekle yetinmeyip, yazılarımı Facebook’ta paylaşan okurlarıma da saldırmaya kalkıştınız!

O iğrenç küfürlerinizi yaygınlaştırdınız, genelleştirdiniz.

Hiç merak etmeyin beyler...

O küfürlerin hepsini tek tek arşivliyorum.

Kim bilir; belki günün birinde yakanıza yapışırım, yasal yollardan... Ya da kitap çıkarırım; gerçek yüzünüzü halka göstermek için!

Ve asla o küfürlerle yılacağımızı, tırsacağımızı, düşündüklerimizi yazmaktan geri duracağımızı sanmayın...

Aksine... Nasıl bileyliyorsunuz; bir bilseniz!


***


Din sizin ağzınıza da yüzünüze de yakışmıyor beyler!

Demokrasi size beş beden büyük!

İlle de kendinizi tanımlamak için bir sıfata ihtiyaç duyuyorsanız...

“Faşist”e ne dersiniz?


*****


ŞAMİL’E!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Rahatsızım” dediği Şike Yasası’nı, kendisine mektup yazıp, “Bu yasayı onamayın” diye ricada bulunan AKP Milletvekili Şamil Tayyar’ın da isteğine uyarak veto etti.

Ya Bedelli Askerlik Yasası?

Çok merak ediyorum; acaba Şamil Tayyar, Başbakan‘ın daha sekiz ay önce “Yoksul çocuklarına ne deriz” diye karşı çıktığı bu yasa için de Cumhurbaşkanı‘na bir mektup yazacak mı?

Ve Cumhurbaşkanı, o yasa için de “Rahatsızım” diye açıklama yapıp, Meclis‘e geri gönderecek mi?

Evet; Şamil...

Top sende...

Eğer Şike Yasası için yaptığını, Bedelli Askerlik Yasası için yapmazsan... Halkın içine girdiğinde acaba, bu konuda sorulacak sorulara nasıl yanıt vereceksin?


*****


Günün Sorusu

Sorum Silivri ve Hasdal Cezaevleri’nin savcılarına:

Daha önce Deniz Feneri davası sanıkları, şimdi de Şike soruşturması kapsamında tutuklanan sanıklar yakınlarıyla cezaevinde rahatça görüşebilirken, Ergenekon ve Balyoz sanıklarına bu izni vermemenizin özel bir nedeni var mı?


*****


O bilgileri kim sızdırıyor?

Eski MİT yöneticisi Mehmet Eymür hafta başında gözaltına alındı ve bir gün sonra serbest bırakıldı. Savcılığın, “faili meçhul cinayetler” konusunda yaptığı soruşturma kapsamında Eymür’ün bilgisine başvurduğu söylendi.

Yasalarımıza göre; “hazırlık soruşturmaları”nı açıklayan, bilgi sızdıran ve yayınlayanlar için hapis istemiyle dava açılması gerekir. Çünkü tüm bunlar suçtur!

Ne ilginçtir ki; bu yasa maddesi yine umursanmadı. Sadece savcılığın ve şüphelinin ya da tanıkların bilmesi gereken çok özel ayrıntılar, dün yine yandaş medyanın sayfalarını doldurdu.

Örneğin Sabah Gazetesi; Savcı’nın Mehmet Eymür’e sorduğu öne sürülen soruları ve yanıtlarını yayınladı.

Tamam; basın özgürdür ve bunun değerini bizden iyi kimse bilemez de...

Eğer hazırlık soruşturmaları bu kadar rahat sızdırılabiliyor ve yayınlanabiliyorsa; o zaman bu konudaki yasak kaldırılmalı ve yasalara saygılı gazeteler bir tür “haksız rekabet kurbanı” olmamalı...

Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, dünkü haberler hakkında ne düşünüyor, çok merak ediyorum!