Ben yazmasam okurum yazar!

21 Ağustos 2011 Pazar, 08:20

Mustafa Mutlu/Vatan

Somali’ye yardım seferberliğini sizin gibi ben de izliyorum...

Yazmak istiyorum; tam bilgisayarın başına geçiyorum, parmaklarım klavyeye gitmiyor...

Bir yanda “insanlık” var, diğer yanda açık açık sürdürülen “şov ve reklam” faaliyetleri!

Sağlamı çürükten, kuruyu yaştan ayırmadan yazmak yanlış bu yüzden...

Oradaki açların halini yüreğinde hisseden ve elinden geleni esirgemeyen yüz binlerce insanımızın kalbini kırmamak gerek...


***

Ama “yaş”lar da o kadar meydanda ki... Yazmamak da ayıp hani!

İki uçak dolusu insan sözüm ona yardım etmek ve kamuoyunun dikkatini Somali’ye çekmek için bu ülkeye gidiyor...
Ama bir bakıyorsunuz; içlerinden biri kameraların karşısına geçip, açlıktan ölmek üzere olan insanların arasında göbek atıyor...

Neymiş, “moral” veriyormuş...

İyi de moral karın doyurmuyor ki! Oradaki insanların derdi moralsizlik değil, açlık!

Ya da bir başkası, manavdan karpuz seçer gibi “açlıktan kemikleri en çok çıkmış bir çocuk” arıyor fotoğraf çektirmek için...


***

Dedim ya; ben yazamadım bu “garip” durumu... Belki de yazmak istemedim, iyi niyetli yardımseverleri kırmaktan çekindiğim için...

İşin içinde reklam ya da şov da olsa eğer oradaki çocuklar iki öğün fazla yemeğe kavuşacaksa, bunun yararlı bir iş olduğunu düşündüm...

Ama benim yazamadıklarımı siz yazıyorsunuz...

Yani hep siz beni okumuyorsunuz, ben de sizi okuyorum...

Okurumuz Mustafa Kökten, gönderdiği e-postada hepimizin duygularını o kadar içten anlatmış ki; paylaşmadan duramadım. İşte o mektup:


***

“İslâm, yardım etmeyi tarif etmiştir.

Peygamber yardımın şeklini bir cümleye sığdırmıştır.
‘Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek...’

Gösteriş yok, şamata yok, ihtişam yok... Reklam, sansasyon yok...

Sade, içten, samimi duygularla yapacaksın yardımını...

Karşındakini incitmeyecek ve aşağılamayacaksın. Kameralar, flaşlar, gösterişli demeçler olmayacak...

İslâm’daki yardım tarifinden anladığımız bu...

Bakıyoruz; oraya giden devlet adamının ve eşinin kucağında birer çocuk...

Çocukların yüzü acılarla dolu, kaşlar çatık, gözler korkuyla bakıyor...

Bizimkiler ise gülerek poz veriyorlar kameralara...

Sanırsınız Dolmabahçe’de doğum günü partisindeler.
Bu işin bir yönü!

Diğer tarafta ülke tam bir karmaşa içinde:

Teröristler cirit atıyor, sıra sıra şehit cenazeleri kalkıyor varoşlardan, köylerden...

Bir tane havuzlu villada oturan şehit ailesi yok...
Televizyonlardan izliyoruz; hepsi ya gecekondu ya da kenar mahalle evleri...

Bu kadar tesadüf olur mu?

Kısacası; ülkede kan gövdeyi götürüyor, bizim devlet adamı Somali’ye yardım konvoyunu karşılamaya gidiyor Nihat

Doğan’la...

Kibariye’yi de alsalardı, tamdı kadro!
Ne işi var o devlet adamının Somali’de?
Kızılay yok mu? Çok gerekliyse Kızılay Başkanı gidip yardımın adil bir şekilde dağıtılmasını izleyemez mi?
Şehitler sıra sıra bayrağa sarılı tabutlarla uğurlanırken, bizim devlet adamı Somali’de yardım dağıtıyor Ajda Pekkan’la...”


***

Demek öyle ha; Mustafa Kökten...
“Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek!”
Bizim imam hatip liselerinde ya da Kur’an kurslarında bu hadis öğretilmiyor bu durumda!


*****

CEZA!

Antalya’da görev yapan öğretmen Devrim Songül Alkaya, Atıksu Arıtma Tesisleri’nin açılış törenine çocuklarını bilinçlendirme amaçlı götürmeleri için velilere duyuru yapmış... Ancak törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılacağını öğrenince iptal yazısı yollamış...

Yine de Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü’nce kınama cezasına çarptırılmış...

Çok merak ediyorum; iki yıl önce öğretmenlere talimat vererek öğrencilerin AKP’nin statlarda yaptığı il kongrelerine götürülmesini isteyen milli eğitim müdürleri de birileri tarafından kınama cezasına çarptırıldı mı?


*****

GÜNÜN SORUSU

Bizim Dışişleri Bakanı’nın ne zaman ve hangi konuda açıklama yapacağını önceden bilmesiyle tanıdığımız ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Türkiye’nin PKK’ya karşı başlattığı operasyonları yerinde bulduklarını ve terörle mücadele konusunda bizi “desteklemeye” devam edeceklerini söylemiş... Sorum kendisine:

Terör örgütünün bize karşı kullandığı C-4 patlayıcıları, mayınları, silahları ve mühimmatı satmaktan da vazgeçecek misiniz?