Nâzım Hikmet, Abidin Dino’ya sormuş: “Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?”
Mümkün mü?
Lakin üç satırla bir ülkeyi anlatmak mümkün...
O ülke, nasıl bir ülke, o ülkede hangi insanlar yaşar, hangileri birbirlerinin gözlerini oymak için pusuya yatmışlardır?
Üç satırlık bir gazete haberi Türkiye’yi anlatmaya yeter!
* * *
Burası böyle bir memlekettir, Bektaşi’nin dediği gibi:
“Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar!”
Ya da “Sakallı Celal”in tespiti:
“Bu memleket, öyle bir memlekettir ki, Doğu’ya giden bir geminin içindeki insanlar Batı’ya doğru koşarlar!”
Ve de Batı’ya varacaklarını, kavuşacaklarını sanırlar...
* * *
Bir araba dolusu laf ettik, çoğunuz televizyondaki haberi anımsayacaksınız.
Denizli’de bir apartmanda yangın çıkıyor, beşinci katın penceresinden duman yayılıyor, itfaiye çağırıyorlar, ne yapması gerek?
Merdiveni yükseltip beşinci kattaki insanları kurtarması gerek, değil mi?
* * *
Evet, ama itfaiyenin merdiveni üçüncü kata kadar çıkıyor, çocuğu nasıl kurtaracaklar, daha bebek...
O sırada genç adam “örümcek adam” gibi balkon demirlerine tutunarak, üçüncü kattan beşinci kata tırmanıyor. Televizyonda olayı anlatan, “bebeğin dayısı” diyor. Dayı bebeği kucaklıyor; hatta dumandan zehirlenmesin diye, bebeği sarıp sarmalıyor, yine aşağı kata iniyor. Alkışlarınızı duyar gibiyiz; Hüseyin Varol’u “Kahraman Dayı” diye alkışlıyorsunuz, “Allah böyle insanları eksik etmesin!” diye dua ediyorsunuz.
* * *
Lakin iki gün sonra balon patlıyor, “Kahraman Dayı” hakkında soruşturma açılıyor...
Niye?
Görevli memura engel olduğu, kendisinin ve başkalarının hayatını tehlikeye attığı için...
İtfaiyecinin işine karışmak, göreve müdahale sayılıyor.
Üçüncü kattan beşinci kata tırmanarak hem kendisinin hem de kurtardığı bebeğin hayatını tehlikeye atmak...
Hadi birinci maddeyi anladık. İtfaiyeciler merdiven kısa diye elleri kolları bağlı dururken, biri kalkıp onları meşgul duruma sokuyor.
* * *
Peki, kendisinin ve bebeğin hayatını tehlikeye atmak...
Eeee, boşuna mı “Devlet Baba” demişiz, kimsenin hayatını tehlikeye atmasını seyredemez.
Her ne kadar devletin yollarında, her gün onlarca kişi trafik kazasında ölse bile...
* * *
İki satırla Türkiye’nin nasıl bir memleket olduğunu anlatabildik mi?
Böyle bir memlekettir burası, bir başka memleket...
Diyelim, Hüseyin Varol balkonlara tırmanmayıp bebeği kurtarmasaydı, hakkında “durup seyrettiği için” soruşturma da açılabilirdi...
“Yok artık!” diyeceksiniz, siz diyedurun...
Biz bu memleketin yetmiş küsur yıllık vatandaşıyız.
|