'Siyasi İslam'ın Hocası göçtü

28 Şubat 2011 Pazartesi, 08:35

MURAT YETKİN/Radikal

Gözleri açık gitmedi. Siyasi vefatı sayılan ve bin yıl sürecek denilen 28 Şubat'ı bitiren talebelerinin mürüvvetini gördü.

Necmettin Erbakan’ın vefat ettiği haberi dün öğle saatlerinde geldi. Yalnızca siyasi İslam hareketinin değil, Türk siyasetinin ‘Hoca’sının 85 yıllı da dolu dolu yaşanmış hayatı kalp yetmezliğine yenik düştü.
Türk siyasetinde yıldızı 1973’de Bülent Ecevit’in CHP’si ile kurduğu koalisyonla parlamış, 74 Kıbrıs harekatıyla ‘Mücahit’ sıfatına din dışı bir unsur eklenmiş, 12 Eylül 1980 darbesine kadar Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş ile kurup destek olduğu Milliyetçi Cephe koalisyonlarıyla, ‘Kadayıfın altı kızardı mı, kızarmadı mı?’ polemikleriyle siyasette kendisine yer açmıştı.
Erbakan’ın vefatı haberi gelmeseydi, bugünkü gazetelerin çoğunda manşet haber muhtemelen 28 Şubat’ın on dördüncü yılı münasebetiyle yapılmış özel haberler, açıklamalar, mülakatlar olacaktı. Kaderi, Erbakan’a, bir anlamda siyasi vefatı sayılan 28 Şubat’ın bir yıldönümünü daha ona göstermedi.
Ama Erbakan, o günlerde onu Başbakanlıktan eden askeri komuta kademesinin ‘Bin yıl sürecek’ dediği 28 Şubat sürecinin, birkaç yıl sonra sona erdiğini ve kendi talebelerinin 28 Şubat’ın hesabını o komuta kademesinin talebelerinden sorduğunu gördü. Dolayısıyla gözleri açık gitmiş sayılmaz. Bu önemli bir mürüvvet ve önemli bir çelişkidir.
Erbakan söylemde ‘Kanlı mı, kansız mı?’ diyebilecek kadar çatışmacı, ‘Rektörler başörtülü kızlara selam duracak’ diyebilecek kadar rövanşist, ama eylemde kendisini istiskal ile istifaya zorlayan komuta kademesine saat hediye edecek kadar koltuğunu korumayı önemseyen bir uzlaşmacı, siyasi gelenekçiydi.
Oysa bu tutum, ona oy ve güç veren özellikle de Anadolu’daki tabanını müesses nizamın baskısına açık bırakıyor, sindirilmelerine ve yeniden ‘merkez sağ’ partilerin sahte ezan-bayrak söylemine mecbur bırakılmalarına yol açıyor, ayrıca onları iktidardan hep uzak tutuyordu.
Talebelerinden bir kısmı bunu gördü. Hoca’nın AB’yi Hıristiyan Kulübü gören, serbest ekonomiyi Siyonist tuzağı sayan Adil Düzenci çizgisiyle içeride ve dışarıda alabilecekleri mesafe kalmamıştı. Başbakanken verdiği Libya ve İran sınavları en yakınları tarafından savunulamıyordu. Hedeflerin devrimci, çatışmacı değil, evrimci, barış içinde yarışmacı çerçevede revizyonu gerekiyordu.
Hoca’nın iç iktidarını üzerine kurduğu yaşlılar heyeti bu revizyonu mümkün kılmıyordu ama, dik başlı görüp yükselmesine izin vermediği Tayyip Erdoğan’ın adı tabanda yayılıyordu. Dışişleri prensi Abdullah Gül ve 1969’da TOBB Genel Sekreterliği’nin elinden alındığı günlerden beri yanında büyüyen Bülent Arınç’ın 2000 yılında Refah Partisi’nin kapatılması ardından Fazilet Partisi’nin kuruluş kongresinde karşısına çıkmaları dönüm noktası oldu.
Bu süreci en iyi özetleyen cümle Arınç’ın ‘Beni 28 Şubat AB’ci yaptı’ cümlesidir. AK Parti adı altında ‘Gelenekçilerden’ kopan ‘Yenilikçiler’ batı siyasi ve ekonomik sistemiyle uyumlu olacaklarını ilan ettiler. Siyasi İslamın, deyim yerindeyse sosyalist devrimcileri değil, sosyal demokratları olacaklardı; kendilerine muhafazakar demokrat adını uygun gördüler.
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat süreci fiilen 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarıyla bitti. Resmen bittiği tarih 27 Nisan 2007’dir. Askerin, Türkiye ve dünya gerçeğinin değiştiğinden bihaber bir hamle yaparak yayınladığı muhtıra dönüm noktası oldu.
Erdoğan muhtemelen merhum Hocasının hiç girmeyeceği bir riske girdi; ertesi gün askerlere rest çekti. Ergenekon soruşturmalarıyla hesap sorma sürecinin o restle başlaması da, 2007’deki oy patlaması da rastlantı değildir. İşte Erbakan’ın gördüğü mürüvvet budur.
Çelişki şudur ki, Erbakan’ın bütün hayallerini, yolunu kendi yolundan ayıran talebeleri
gerçekleştirdi. Türkiye’nin kendi tankını, gemisini, uçağını yapması onun hayaliydi; bugün yapılıyor. Bugün Anadolu sermayesi artık İstanbul sermayesidir. Üniversite rektörleri türbanlı kızlara selam durmuyorlarsa da, sabahları derse girmeden selamlaşıyorlar. Bütün bunlar da kanlı değil, kansız oluyor.
Yalnızca siyasi İslamcılığın değil, Türk siyasetinin Hoca’sı vefat etti; Allah rahmet eylesin. Vefatıyla mirası ve ona düne kadar şahsen sadık kalan oyları da talebelerine helal olacak gibi görülüyor.








Haberleri Paylaş
FacebookMixxDeliciousTwitterGoogleDiggYahooRedditmyspaceFriend FeedStumble Upon

Diğer Politika Haberleri
Hapishane arkadaşım Necmettin ErbakanHoca'nın siyasi misyonuİnsan hakları mücadelesinin 25 yılıGül'den Sarkozy'ye: Bizle oyun oynamayınGoogle'ın Mısır'ı fethettiği yaştasın Solun darbeyle yolculuğuAkademiBağdat'ta 'Öfke Günü'Suruç'ta Kürt meselesi, sınır meselesiIrak ve Libya: İki 'Başkan'ı dinlerken...