KRİZ TÜKÜRÜĞE TAKILDI. CHP yaptığının altında kaldı

10 Temmuz 2011 Pazar, 08:46

Orhan Karataş/Ortadoğu

Anlamsız ve sonuçsuz inatlaşma ile bir aydır ülkenin üzerine kabus gibi çöken yemin krizi, MHP'nin devreye girmesi ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in gayretleri ile bir çözüm aşamasına girmiş görünüyor. Samimiyet ve iyi niyetli bir iradenin belirmesi durumunda, meselenin ne kadar kolay halledileceğini hep birlikte göreceğiz. Ortada büyük ve aşılmaz bir sorun yok ki, çözümü de zor ve sıkıntılı olsun. CHP anlaşılmaz bir tavırla kendini bağladı, AKP'de ülkenin içinde bulunduğu büyük sorunların üzerini örtebilmek için bunu kullandı ve derinleştirdi. Hatta biraz daha ileri giderek, yaşananların AKP'lileşen CHP'nin iktidara bir kıyağı olduğunu söylemek bile mümkündür.

CHP yaptığının altında kaldı

Şu ana kadar yaşananlar CHP'nin yeni döneme hiç de iyi başlamadığını ve anamuhalefet görevini yapmakta büyük bir sıkıntı oluşacağını gösteriyor. Siyasette bir adım sonrasını düşünmeden hareket etmek, kişileri de, partileri de zor durumda bırakabilir. Nitekim, 'AKP'ye diz çöktüreceğiz' denilerek çıktıkları yolun bir çıkmaz sokak olduğu çok kısa zamanda ortaya çıkmıştır. İkinci adımı hesaplamadıkları için, sıkışıp kalmışlardır. Çaplarını, imkanlarını ve kadrolarını çok aşan bir toplum mühendisliği ile herşeyi tersine çevirmekte son derece usta olan AKP, bu durumu fırsat bildi ve kullandı. Başbakanın, 'tükürdüklerini yalayacaklar' karşılığı, CHP için altından kalkamayacağı bir hücum olmuştur. Arkasından, 'düştükleri kuyudan kendileri çıksınlar' geldi ve ikinci bir darbe indirildi. Bugün krizin kilitlendiği yer tam da burasıdır. CHP artık tutuklu milletvekillerinin durumunu değil, bu zor durumdan en az zararla nasıl çıkacağının hesaplarını yapıyor. Ortada bir tükürük var ve bunu yalamak her iki tarafında işine gelmiyor. İlk adımı atmanın başbakanın sözlerini kabul etmek anlamına gelecek olması iki tarafı da bağlıyor.

Çözüm önerisi MHP'den

Gelinen nokta bu kör dövüşünü daha fazla sürdüremeyeceklerini gördüler.

MHP'nin arabuluculuğu iki taraf için de bir fırsattır. Ortada bir de MHP'nin gündeme getirdiği 4 maddelik çözüm önerisi bulunuyor. Son derece makul ve kabul edilebilir olduğunu AKP'de, CHP'de söyledi. Şimdi bütün mesele karşılıklı adımların atılması ve biraraya gelinmesinde. Meclis Başkanı Çiçek bunu sağlayabilir. Tarafların aynı masa etrafında ve hiçbir ön şart olmadan toplanması bir başlangıç olacaktır. Gerisi kendiliğinden gelir. 'Hayırlı olsun' ziyareti vesilesiyle de olsa Meclis Başkanı Çiçek'in CHP ve AKP'nin Genel Başkanları ve hukuk adamlarıyla görüşmüş olması, bu görüşmelerden sonra yapılan açıklamalar son derece olumludur. Meseleyi sulandıracak, yeni gerginlik ve çıkmaz oluşturacak bir beyan gelmezse önümüzdeki hafta bu iş çözülür gibi görünüyor. CHP'nin yemin etmesi BDP için de emsal teşkil edecektir.

Meclis'te ortak irade

Siyasi baskının ortadan kalkması, meclisin normal işleyişine dönmesi tutuklu milletvekillerine yapılabilecek en büyük yardımdır. Zira bu baskı altında, bu tartışma ortamında mahkemelerin doğru ve sağlıklı karar vermeleri mümkün değildir. Zaten mesele bu noktalara bu yüzden gelmiştir. Başbakanın seçim meydanlarında söylediği sözlerin daha sonraki yargı kararlarıyla paralellik teşkil etmesi dikkatlerden kaçmamıştır. Mecliste bir ortak iradenin ortaya çıkması bu meseleyi çözecektir. MHP'nin çözüm önerilerinin en başında da bu geliyor. Siyasi baskının kalkması durumunda yargının da kararlarını bir daha gözden geçirmesi daha kolay ve mümkün hale gelir. Sorun yine devam ederse tutuklama kararlarının gerekçelerini anlamak ve bunları ortadan kaldıracak tedbirler almak daha kolay olur. AKP istese de, istemese de bu gelişmeler karşısında gereğini yapmak zorunda kalır.

Asıl sorun Anayasa

Temel şart CHP'nin meclise dönmesidir. Zaten dönüş yolunu açmışlardır ve çok küçük bir işaret bekliyorlar. Hükümetten ve özellikle başbakandan bulamadıkları işareti Meclis Başkanı veriyor. Krizin atlatılması durumunda hiç kuşkusuz arkasından yeni Anayasa tartışmaları gelecektir. Asıl önemli olan, ülkenin geleceğini belirleyecek mesele budur. Bütün bu bilek güreşleri, tükürük dayatmaları bu yüzden oluyor. İstisnasız bütün partiler bir yeni Anayasa yapmanın zamanının geldiğini kabul ediyor ve buna hazır olduklarını söylüyorlar. AKP'nin yeni Anayasa'dan anladığıyla MHP'nin anladığının aynı şeyler olmadığı gayet açıktır. AKP'nin İmralı canisi ile yaptığı pazarlıkları hayata geçirmenin peşindedir. BDP seçim sonrasında oluşturduğu fiili durumla niyetini ve beklentilerinin ne olduğunu bir defa daha göstermiştir. Bu açıdan bakıldığı zaman da BDP-PKK-AKP blokunun bu niyetini gölgelediği ve tartışmayı başka alanlara kaydırdığı için CHP'nin yemin boykotunu anlamak da, kabul etmek de imkansızdır. Neresinden bakılırsa bakılsın, CHP'nin bu tavrı ülke ve millet menfaatleriyle örtüşmüyor. Kemal Kılıçdaroğlu çok kötü bir sınav vermiştir. Zaten parti içinde de bu durum fark edilmiş ve itirazlar yükselmeye başlamıştır. MHP'nin ne kadar doğru hareket ettiği, oynanan oyunları nasıl bozduğu bir defa daha ortaya çıkıyor. Yine geldik aynı yere: 53 milletvekili ile de olsa MHP'nin mecliste bulunması bu ülkenin ve milletin büyük şansıdır.