Metin Feyzioğlu

21 Haziran 2011 Salı, 09:14

Safile Usul/Gazeteport

Metin Feyzioğlu Ankara Baro Başkanı biliyorsunuz.

Ankara Baro Başkanı olması da sanırım çok eski değil, geçen ekim ayında olmuştu başkan.

Ondan önceki dönemde de onu televizyonlardaki siyasi tartışmalarda görürdüm.

Ki, o dönemin özelliği şuydu…

Gerek Hükümet’e yakın basından, gerek Hükümet’ten gelen devamlı bir psikolojik terör vardı.

Yani, istenmeyen tarzda görüşleri savunanları Ergenekoncu diye damgalama terörü.

Ergenekon biliyorsunuz, Türkçü tezlerin sembolü, ama Hükümet ile devlet ve demokrasi kuramında ayrılan bilmem kaç tür siyasi görüşten gelen insana Ergenekoncu demek ancak bir siyasal teröre tekabül edebilir ki, bu da bir siyasi terör idi.

İşte bu dönemde, yani ani polis operasyonlarının sürdüğü ve birçok kişinin ağzını bağladığı bu dönemde televizyonda görüş açıklamaktan korkmayan bir adam olarak dikkatimi çekmişti ilk olarak.

Sonra Turhan Feyzioğlu’nun torunu olduğunu duydum.

Bu önemli miydi?

Evet ve hayır.

Hayır çünkü Turhan Feyzioğlu ile ilgili kafamda bir resim olmadığı gibi babalar ve oğulları hikayesinden bin türlü varyasyon çıkar.

Ama aynı zamanda evet, çünkü bir insan eğer kendisi adamsa ve kişiliği varsa geçmişteki aile hikayesinden dolayı yapabildiği ekstra gözlemler onu siyasette daha duyarlı ve daha tecrübeli kılabilir.

Devam ediyorum…

Metin Feyzioğlu’nun dikkatimi en çok çektiği gün ise, yine bir polis operasyonunun olduğu ve sabah sabah alakasız bir biçimde Yalçın Küçük’ün karısının evinin basıldığı, Hükümet’e muhalif olan herkesin moralinin bozulduğu ve de…

Saatler geçmesine rağmen muhalif parti liderleri de olmak üzere kimseden tepki gelmeyen bir vakitte…

“Yeter artık” diye demeç vermiş olmasıydı.

Adama o anda gerçekten büyük sempati ve saygı duydum.

Sonra bu adam anası-babasıyla yemek yemeğe gelmiş çocukları bahane ederek Ankara’da içkili bir lokantaya baksın yapıp millete pavyona gitmiş çok çok afedersiniz p.. ve hayat kadını muamelesi yapan polise karşı direnmesiyle de dikkatimi çekti.

Hatta o polislerin görevden alınmasını da sağladı.

Sonra son olarak da, seçimin hemen öncesinde, 10 Haziran’da…

Hopa’daki polis tutumunu protesto ettiği için gözaltına alınan ve ağır bir onur kırıcı muameleye maruz bırakıldığı için televizyonda ağlayarak konuştuğunu gördüğüm sendikacı Hacı Özkan’ın ağzından şunları dinledim Feyzioğlu hakkında…

“Gece 23.00’e kadar dayak yedik. Ne zaman ki Ankara Baro Başkanı karakola geldi ve bizim durumumuza müdahale etti, ellerinden kurtulduk.”

Tüm bunlardan dolayı Feyzioğlu hakkında seçim öncesi dönemde kaç kez niyetlendim yazı yazmaya ama hep araya bir şey girdi.

Feyzioğlu ile ilgili bir tecrübem daha oldu.

Hükümet’in anayasa işleriyle ilgili bir konuda haber yapmak üzere birgün Feyzioğlu’na bir şey sormuştum.

Aradığımda toplantıdaydı, “Sonra cevaplarım” dedi ama cevap vereceğini düşünmedim; karışık bir şeydi sorduğum yani hamallık gerektiren sorulardı.

Akşam geç saatlerde telefonuma peşpeşe mesajlar geldi.

Araştırmış, bakmış, sorduğum sorulara tüm detaylarıyla cevap hazırlamış ve yollamış.

Yani, çalışmış.

Hava da yapabilirdi, ki insanların çoğu hava yapmayı iş yapmaya tercih ediyor, biliyorsunuz.

Ki, mecbur hiç değildi bu konuda net ve hukuksal bir cevabı bulmaya.

Ama belli ki adamda sorumluluk duygusu var.

Tüm bunlar ise, benim toplum adına çok değer verdiğim özellikler.

İşte bu nedenlerle yazacaktım onun hakkında ama yazamamıştım.

Geçen hafta sonu da bir baktım gazetelerde ondan bahsediliyor.

“CHP’ye lider adayları arasında adı geçiyor” şeklinde.

Demek ki, dedim içimden, başkalarının da dikkatini çekmiş.

Bir notum daha var onun hakkında; şöyle ki, Feyzioğlu hukuk devleti, demokrasi, devlet-demokrasi dengesi vs. konularında evrensel hukuk ve hukuk devleti standartlarına çok uygun birisi ve çok iyi bir de siyaset kuramcısı.

Bu da benim çok değer verdiğim bir özellik.

Siyaset kuramcısı olamayan çünkü onun bunun peşinde dolanır ve kendisi olamaz.

Kendisi olamayan da siyasette insiyatif alamaz.

Eeeee?

Ne demek istiyorum?

CHP’ye lider mi olsun…

Ben Feyzioğlu hakkında zaten yazacaktım, çıkış sebebi bu değil yazımın.

Ki, kimi lider yapacağını CHP’nin kendisi düşünsün.

Ben sadece gördüğüm toplumsal bir kıymeti yazıyorum.