CHP İstanbul İl Başkanı Nebil İlseven

08 Şubat 2011 Salı, 08:59

Yeni CHP İstanbul İl Başkanı Nebil İlseven ile ilgili görüş alışverişlerini ilgiyle izliyorum.

Ben de birkaç kişisel görüşümü ilgi ve bilginize sunayım.

Şahsen Nebil İlseven’i çok uzun süredir tanırım. Hatta kendisiyle SODEV ve TÜSES bünyesinde çalışma olanağımız bile oldu.

Bana bundan iki hafta önce “İstanbul İl Başkanı” adayımı sorsalardı, vereceğim üç isim içinde mutlaka Nebil de olurdu.

Bu görüşüm kuşkusuz ki öznel gibi görünüyor. Ancak nesnel gerekçelerim de var.

Bir kez İlseven CHP İl Örgütü’nün başına paraşütle indirilmiş, partide adı sanı bilinmez biri değildir.

İl’de ve Beşiktaş İlçe Örgütü’nde görev yapmıştır. Onun kapitalizmin odaklarından birinde CEO görevi yapmaktayken İl Örgütü’nün başına getirilmiş olması bazı arkadaşlarca yadırganıyor.

Bu olguya, öncelikle, şöyle bakmak gerekmez mi?
Yetkinlik ve etkinlik ölçüsü çok yüksek olmayan bir kişiye, rasyonaliteyi temel alan böyle bir kurumda CEO düzeyinde yönetim yetkisi verilir miydi? Öte yandan, çoğumuz maaşla çalıştık ve çalışıyoruz.

Doğrusu ben de zamanında bu denli özel ve sahip olunması, özgeçmiş bağlamında, başlı başına bir yetkinlik kanıtı sayılabilecek maaşlı bir göreve layık görülmüş olmayı çok isterdim.

Bütün bunlara karşın bir holdingin başından sosyal demokrat olma iddiasındaki bir partinin il başkanlığına getirilmiş olması, ancak eğer Nebil İlseven gerçek bir sosyal demokrat olmasa idi “ters” görünebilirdi.

Oysa o, sosyal demokrasi normlarını vazetme çaba ve iddiasındaki iki sivil toplum kuruluşunda görev almıştır.

TÜSES’in yönetiminde yer almış; SODEV’in ise hem kurucularından olmuş, hem de yönetiminde görev yapmıştır.

Bu çerçevede de, sözü dinlenir ve aklına güvenilir bir sosyal demokrat profili çizmiştir.

Biz sosyal demokratlar ya da partililer arasında uygar bir tartışma ortamının bulunması yararlıdır.

Ne var ki, önyargılar bu ortamı zehirleyici etki yapar. Ben, İstanbul’un bu ölçüde birikimli, yetenekli ve iyi niyetli bir İl Başkanı’na sahip olmasını, yenileşen CHP için şans sayıyorum.

Lütfen “atama” ya da “seçilme” gibi konulara takılmayalım.

Bu, demokrasinin hiç kuşkusuz birincil koşullarından olan “seçim” kurumuna olumsuz baktığım izlenimi uyandırmasın.

Ne var ki, SHP ve CHP içinde seçilme kriterlerinin zaman zaman hatta çoğu zaman liyakat ve ideoloji dışı omuzdaşlıklardan kaynaklanmış olageldiğini de hepimiz biliyoruz.

Bence yeni yönetimi destekleyelim. Ş

u son dönemde yaşadığımız değişiklikler şahsen geleceğe umutla bakmamı sağlıyor.

(*) Aydın Cıngı, SODEV Eski Başkanı

Kaynak : Sosyal Demokrasi Vakfı. Aydın Cıngı,