Milletvekili Abdullah Özer, Hukuk Dersi Veriyor.

02 Şubat 2011 Çarşamba, 12:14

Milletvekili Abdullah Özer, Hukuk Dersi Veriyor.

Bursa Milletvekili Abdullah Özer’i yakın tanıyanlar ne kadar sabırlı ve saygılı bir insan olduğunu bilirler…

30–11–2010’da CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa ziyareti sırasında düzenlenen bir yemekte meydana gelen Mudanya Eski İlçe Başkanı’nın (otelde görevli bayana sözlü taciz iddiaları) ve akabinde yaşananlar ve yapılan haksız ithamlar sonucu onun da sabrı taştı.

Bu iddialarla suçlanan Hasan Yıldırım genel merkez’in talebiyle görevden alınmıştı.

Bu karar sonucu öfkesini kontrolde zorlanan Hasan Yıldırım, televizyonda ve basın açıklamalarında, CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan ile Milletvekili Abdullah Özer’in komplo kurduklarını, iftira attıklarını ve siyaseten önünü kestiklerini ifade etmişti.

Bu konuyu araştırıp gerçeği köşelerine taşıyan Bursa’da 7–8 köşe yazarı arasından Hasan Yıldırım’ın, sadece Olay Gazetesi Köşe Yazarı Özlem Buğday Yağmur hakkında ceza davası ve tazminat davası açması ise siyaseten maksatlı bulunmuştu.

Çünkü Özlem Buğday Yağmur, 4 -Aralık- 2010’da Olay Gazetesindeki köşesinde “CHP bu çirkin olayla çalkalanıyor!!!” başlıklı yazısında:

“Yer: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Bursa'daki programı süresince konakladığı beş yıldızlı otel…
Saat: Akşamın bir vakti.
İlçe başkanları otele gelmeye başlamış. Az sonra Genel Başkan'la yenilecek yemek öncesinde kulise dalınmış!
Partinin ilçe başkanlarından biriyse, otelin şık bir bölümünde demlenmeyi tercih etmiş!” diye yazarken ne bir otel adı nede 17 ilçe başkanından herhangi birisinin adını belirtmemiştir.

Ve devamla:
“Anlatıldığına göre, ‘Parası parti tarafından ödenen yüklü miktardaki içkisini içtikten sonra kafası harbiden de iyi olan’ ilçe başkanı, o bölüme hizmet eden bayan servis elamanından muhtelif işaretlerle yanına gelmesini istemiş.
Bu yakışıksız tavırdan rahatsız olan bayan eleman, erkek mesai arkadaşına durumu aktararak,
“Beyefendiyle sen ilgilenir misin?” diye ricada bulunmuş.
Bunun üzerine erkek eleman CHP'li ilçe başkanının yanına giderek,
“Bir şey mi istemiştiniz?” diye sormuş.
Karşılık olarak ilçe başkanından,
“Arkadaşın bizim masayla hiç ilgilenmiyor.
Küsüyorum! Söyle o gelsin!” yanıtını alınca çocuğun nevri dönmüş.
Sonrasında ise ortalık karışmış!
Otelin korumaları devreye girmiş.
Orada bulunan partili partisiz onlarca insan bütün bu yaşananlara şahit olmuş.
Derken olay,
Rezilliğin boyutu daha da artmasın!
Diye usulünce kapatılmış!”

Özlem Buğday Yağmur’un bu yazısının akabinde olayı 17 ilçe başkanı üstüne alınmazken sadece Hasan Yıldırım ortaya atılıp “Bu bana atılan İftiradır, Abdullah Özer’in komplosudur. Bu iftirayı da basına Abdullah Özer servis etmiştir.” diyerek olayı bir savaşa dönüştürmüştür.

Bursa kamuoyunda bu olay büyük yankı bulmuş ve şahsın görevden alınması olumlu karşılanmıştır.

Ancak Şahıs, Genel Başkan Yardımcılığına atanan Sena Kaleli’yle olan dostluğundan ve ondan aldığı iddia edilen destekle hâlihazırda görevdeymiş gibi bu güne kadar tüm çalışmalara bir ilçe başkanı formasyonuyla katılmıştır.

Hatta Hasan Yıldırım, görevinin başında bir il başkanı varken bir şekilde Gürhan Akdoğan’ın görevden alınması ve yeni bir il başkanı atanması için ilçe başkanlarından imza toplanmasına fiilen katkı vermiştir.

Bu işi yaparken de Sena Kaleli’nin adını kullanıp onun arzusunu belirtip imza atılmamasının “Genel Merkeze karşı gelmek” anlamını taşıdığı belirtilerek korku yaratılmıştır.

Hatta Yıldırım İlçe Başkanı Ali Togan’ı zorlayarak işinden alıp bir arabayla Karacabey ilçesine götürmüş ve psikolojik baskı uygulayarak istemeden imza attırmıştır.

Bu durumu bizzat Yıldırım İlçe Başkanı Ali Togan birçok kimseye anlatmış ve bu konuyla ilgili basına da yansıyan bir mektup kaleme almıştır.

Bursa’da CHP’yi zora sokan bu olumsuzluklarda Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli’nin inatla başrol oynaması acemiliğine ve kısa süredeki anlaşılamayan yükselişine veriliyor!!!

Tüm yaşanan olumsuzluklarda özne haline getirilen Bursa Milletvekili Abdullah Özer daha önce bu konuyla ilgili bir basın açıklaması yapmış; bu haksızlığa ve usulsüzlüklere katkı koyanlara bir uyarıda bulunmuştu.

Gelişen olaylar CHP’ni sarsacak ve kamuoyunda küçük düşürecek boyutlara tırmandırıldığını gören Abdullah Özer adeta hukuk dersi verircesine yeni bir basın açıklaması yollamış.

Dün akşam metni elimize ulaştı. O metni hiç bir ilave veya eksiltme yapmadan olduğu gibi okuyucuların yorumuna bırakarak yayınlıyoruz.

Abdullah Özer’in Basın Açıklaması…


01–02- 2011

30–11–2010 günü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa ziyareti sırasında ilçe başkanlarının da katıldığı bir yemek organizasyonunda partimize yakışmayan ve üzüntü veren nahoş bir olay yaşanmıştı!

Bursa basınında ki duyarlı köşe yazarlarının olayı araştırmaları sonucu bu üzücü ve utanç veren (çalışan bir emekçi bayana yapılan sözlü taciz olayı) kamuoyuna yansımıştır.

Bu durum biz CHP’lileri derinden üzmüş ve utandırmış ve mahcup etmiştir. Çünkü bu olayın duyan, bilen hatta belli kısmını gören biz CHP’li yöneticiler gereğinin yapılmasının şart olduğunu beyan etmişizdir.

Durumun vahametini fark eden genel merkez yönetimi; Bursa İl Başkanlığından gereğini yapmasını istemiş ve bu şahıs anında görevinden uzaklaştırılmıştır.

Bu çirkin olaya muhatap olduğu iddia edilen Mudanya Eski İlçe başkanı Hasan Yıldırım ve kafa dengi bir iki arkadaşıyla olayı örtbas etmek için uğraşmaya başlamışlardır.
Hasan Yıldırım her yerde ve her ortamda; hatta katıldığı tüm televizyon programlarında özellikle şahsımı hedef alan konuşmalar yapmış ve herkesin bildiği bu olayı inkâra kalkmıştır

Ayrıca haksızlığa uğradığını iddia ederek Genel Merkeze itiraz etmiş ancak olayın gerçek olduğunu ve ortaya çıkacağını anlayınca daha kötü duruma düşmemek için itiraz dilekçesini geri çekmek zorunda kalmıştır.

Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden bu konu ne yazık ki Hasan Yıldırım’ın olayı inkârı, saptırması ve korkutup sindirmek için karşı saldırıları ile kafaları karıştırıyordu.

Hasan Yıldırım bu hatalarına ve yakışıksız davranışlarına karşın Genel Başkan Yardımcısı Sayın Sena Kaleli tarafından anlamsız bir inatla korunup kollanmıştır.
Hiçbir misyonu yokken etkili ve yetkiliymiş gibi kendisine görevler tevdi edilmiştir.

Bu koruma ve sahip çıkma anlayışı; şahsın yanlış yapmasına devam etmesini ve partide kargaşa yaratılmasını sağlamıştır.

Sayın Kaleli, il binasında yapmasına hiçbir engel olmayan Kadın Kollarıyla ilgili toplantısını malum (Kamil Koç) firmasında yapmış ve o toplantıda Kadın Kollarını bu şahıs karşılamıştır. Bu ve benzeri örnekler basına da yansımış ve herkesi şaşkına çevirmiştir..

Bu korunup kollamadan yüz bulan şahıs haddini aşan beyanlarla şahsıma iftira atmaya ve hakaret varan sözcükler kullanarak insanları kandırmaya çalışmıştır.

Ben Bursa Milletvekili Abdullah Özer olarak, bu çirkin muameleye muhatap olurken büyük bir sabır ve hoşgörü ile davrandım.

CHP gibi tarih yazmış bir partide çete mantığıyla hareket edilemeyeceğini yetkili yerlere getirilen insanlar anlarlar ve bu çirkin davranışlara son verdirirler diye özveriyle bekledim.

Sonuçta Hasan Yıldırım, bu olayı ilk yazan (ortaya çıkmasına sebep olan) gazeteci arkadaşı Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlarlı Bürosuna şikâyet ederek; bu olayın düzmece ve gerçek dışı olduğunu iddia etmiş ve dava açılmasını istemiştir.

Basın Savcılığı, yaptığı inceleme sonucu; görgü tanıklarıyla olayı araştırıp yazan basın mensuplarının ifadeleri sonucunda verdiği 2011/2473 No lu karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

Yani, Hasan Yıldırım’ın bu hatalı davranışı yaptığına ve bu yakışıksız olayın meydana geldiğine tanık ifadeleri ve delillerin incelenmesi sonunda kanaat getirip kararını vermiştir.

Ayrıca gerçek CHP’liler her şeyden önce emeğe olan saygılarından, bu tür bir hatayı kabul edemeyeceklerinden dolayı bu olaya tepki ve tavır koymuşlar ve gereğini anında yapmışlardır.

Bu durumu kamuoyuna açıklamayı bulunduğum mevki ve halkın bana tevdi ettiği sorumluluk gereği borç bildim.

Unutulmasın ki Türkiye Cumhuriyeti Laik, Sosyal Demokratik bir Hukuk devletidir.
Yargıya herkes saygı duymak zorundadır.
Bunun dışındaki yöntemler demokrasiyle bağdaşmadığı gibi hiçbir koşulda Atatürk’ün mirası olan CHP de yer bulmaz.
Ayrıca herkes bulunduğu mevki ve konumun sorumluluklarını bilerek hareket etmek zorundadır. İşte buna çağdaşlık ve medeniyet deniyor.


Abdullah Özer

CHP Bursa Milletvekili

Kaynak : Bursa Bağımsız